Her yıl
Nisan ve Mayıs aylarında İstanbul'da ödül felaketi yaşanıyor. 'Ülkemizde'
diyemiyorum zira ödüller İstanbul'da küçük bir çevrenin ilgi alanı içinde. Her
yıl çeşitli isimler altında yenileri 'türeyen' ödüllerin jüri üyeleri ile
adaylar arasında esen bir heyecan fırtınası(!) ortalığı kasıp kavuruyor(!) Küçük
bir grup kendi arasında eğleniyor.
Ödül
sürüsünün lokomotifi Afife Ödülleri. O belli olunca arkadaki katar kendini
ayarlıyor. Afife'de adı geçmeyenler diğer ödüllerde değerlendiriliyor(!)
Böylelikle herkese boncuk veriliyor.
Ödüller
Türkiye'ye hâkim olan zihniyetin aynası. Yanlışları göstermesi gereken tiyatro,
ödüller ile nasıl bir bataklığın içinde olduğunu ifşa ediyor. Bu yazı son on
yıllık bir takibin sonucudur. Madde madde yazayım:
Bu
bataklıkta kayırma, torpil, riya, ödüllerin her biri çevresinde oluşan lobiler
var. 'Hocam' diye peşinde koşturulan 'abi ve ablaların' güçlerini arttırması, jüri üyeliğinin 'kişiliğin
sabosu' hâline gelmesi bu yanlış gidişin sonuçları. Hak etmeyenin seçilmesi 'normaaaalll'. Jüri
ile adaylar arasında yakın ilişkiler var. İyi niyetle yeni bir salon veya
topluluğu desteklemek için verilen ödüller de bu kapsamda. Jüri üyeleri kendi oyunu için yapılan oylamada oy kullanmıyormuş. Çok ikna edici(!) TV'de görünmek (dizi
oyunculuğu), yapımcı baskısı, reklâm geliri ödüllerde önemli bir etki yapıyor.
Ödüller İstanbul Odaklı
Açıklandığı
zaman sanki tüm Türkiye'yi yansıtıyormuş gibi bir hava estiriliyor. Anadolu
ödülleri adı altında ya da bazı şehirlerde verilen ödüllerin ciddiye alınacak
bir tarafı yok. Anadolu diye Ankara Devlet Tiyatrosu'na ödül veriyor. Bazı
ödüller Avrupa'ya bile açılmış(!) ama
seçimler o şehirde tanıdığın tek kişiye ödül vermek hâline gelmiş. Ödüllerin isimleri farklı hepsi aynı; Türk
Tiyatrosu için durum belirlemiyor, yön
göstermiyor, kendi reklâmını yapıyor.
Uyduruk Ödül
Kategorileri
Küçük salon,
rekabeti dar veya hiç olmayan müzikal dalı altında verilen ödüller, ölçülmesi
zor ve zahmetli ayrıca jüri içinde anlayanı bulunmayan çeviri, dramaturg gibi dallardaki ödüller
orijinallik olsun diye var. 'Umut veren sanatçı' ödülü baştan sakat. Zira
oyuncu hem 'umut veriyor' hem de 'sanatçı' imiş zaten. Türkçeye katkı,
tiyatroya katkı, oyun fotoğrafı, eksiği kapatmaya yönelik 'özel' ödüller torba dolsun kıvamında. Gişeciye
ödül veren ödüller var. Kamu yöneticilerini 'ödülleyen' ödüller kaz ve tavuk
ile ilgili deyişi hatırlatıyor. Medyaya verilen ödüllerin amacı mâlum: 'bizden
bahsetsinler'
Ödüllerdeki dengesizlik:
40 yıllık oyuncu ile dünkü çocuk aynı
kategoride yarışıyor. İstenirse herkese yer bulunuyor. Esas dalda yer
kalmamışsa kankayı yardımcıda aday göstermek bir tür cinlik. 20 kişiye oynayan
tiyatro ile 1000 kişiye oynayan topluluk, resmi bilet kesen ile girişte
toplanan karton biletleri satan topluluk aynı terazide. Biri yıllardır şirket diğeri mevsimlik işçi,
gelecek sene yok. Biri ödenekli ayda 20 gün oynuyor diğeri ayda bir iki gün
oynayabiliyor. Biri biliyor diğeri yapa yapa öğrenecek. Biri avangard diğeri
'deniyor'. Biri üniversite diğeri kreş. Dekor kostüm ışık vb dallarda aralarında
dağlar kadar fark var, biri zengin diğeri yoksul. Biri taşıma parası az olsun diye minimal dekor
kuruyor diğeri dekora milyonlar döküyor. Biri masa örtüsünden harmaniye yapmış
diğerinin harmaniyesi marka.
Kişiye Özel Ödüller Sakat
Aynı ödül
ismi altında üç çınardan birine Ustaya Saygı, diğerine Onur, bir diğerine Emek Ödülü
verirseniz her biri diğer ikisinden mahrummuş gibi anlamların çıkmasına neden
olursunuz. Usta olan onursuz ve cukkadan
gelmiş, onurlu olan usta değil, emek harcamış olan onursuz ve usta değil sanki.
Kimse düşünmüyor. İşin tuhafı bu ödüller
verilmiş olan 'usta, onurlu ve emekçi' gidip ödülünü alıyor.
Muhalif Tavırlar Aday Seçimlerinde
Etkili
Sezon içinde
yapılan bir eylemin başını çeken ödül adayı oluyor. Ya da o sezon iktidarı yerdiği
için bir oyun ödüllendirilerek göze sokuluyor. Bir oyuncu yüksek sesle muhalif bir
şeyler söylemişse ödül töreninde sahneye çıksın da bir şeyler söylesin diye
ödüllendiriliyor. Ödüllerde siyaset
yapıldığını söylemek çok da yanlış değil. Bazı ödüllerin verilmesinde siyaset etkin
rol oynuyor. Ödüllerde Tiyatro ortadan
çekiliyor sahne borazanlara ve davullara kalıyor. Amaç belli: 'bizden bahsedilsin'.
Jüri Teşkili
Direksiyonda
olan kendi ekibini belirliyor. Jüriden ayrılan üye, yerine kankasını sokuyor. Böylelikle
lobicilik işliyor. Jüriler içinde ödül verilen ışık, dekor, koreografi, kostüm dallarının uzmanı yok. Tuhaftır o dallarda
ödül alanların bu konuyla derdi yok. Ödül olsun yeter ki. Jüri üyelerinin kendi
iş hayatlarında bulundukları pozisyonlar arasındaki güç farkı sonuçlara tesir
ediyor. Jüri içi yönlendirmeler etkin. Jüri içindeki etkin ve güçlü üyeler yönü
belirliyor. Gelecek sene için ödül sözü
vermek/ bir kişi ve oyunun ödül listesinde olacağını tahmin etmek çok da
yadırgatıcı bir durum değil.
Seyredilmiş Oyunlar Bilinmiyor
Jürinin
seyrettiği oyunları bilmiyorsunuz. (Ekin Yazın Dostları Ödülleri istisna.)
Ödüller bir karşılaştırmadır en son tahlilde. O nedenle kimler arasında
karşılaştırma yaptığınızı açıklamanız gerekir. Verdiğiniz ödül, havuzunuzdaki
suyun içinden aldığınız bir maşrapa sudur sonuçta. 'En iyi'yi değil
gördükleriniz arasından 'en beğendiğinizi seçiyorsunuz'. Üç beş aday belirleme
mecburiyeti zaten baştan sakat bir durum. Öte yandan ödül için İYİ OLMAK yeterli değil.
Bir 'çizginin üstünde' olmak gerekiyor. Ödüllerin amacı o çizgiyi yukarı çekmek
Türk Tiyatrosu'ndaki düzeyi yükseltmek olmalıdır. Kolay beğeni sığlığın tavan yapmasına neden oluyor. Üç beş aday belirleyelim,
hepsi farklı oyunlardan ve kurumlardan olsun da ödülün dedikodusu çok yapılsın şeklindeki
hedefi listelerden anlamak mümkün.
Varsa Yoksa BEN
Sanıyorum
herkes kendisi ile ilgili. Ödül alan ya da aday yapılan kendisinin içinde
bulunduğu ödülde verilen tüm ödülleri ve
adaylıkları merak etmiyor. Haksızlık, vicdansızlık, adaletsizlik yapılmış
yapılmamış umurunda değil Ödülü
verenlerde de alanlarda da ödülün nerede ve nasıl bir törenle verileceği üzerinde bir hassasiyet yok. Varsa yoksa
'ben'! Sonuçlar açıklandığında kimlerin vitrin
mankeni olarak kullanıldığını görmemek için kör ve aptal olmak lâzım. Bu bile 'mankenleri' rahatsız etmiyor.
Ülkemizde ödül
almayı reddeden bazı topluluklar var. Bu ödüllerdeki felaketi göstermiyor
mu? Tiyatro ödüllerinde her şey var TİYATRO YOK. Seyirci için de yanlış
mesajlar verilmiş oluyor.
Tiyatro ödülleri bu koşullarda tiyatroya
zarar veriyor.
Melih Anık
NOT:
Yaz aylarında dergilerde tiyatro
yazılarının okunmadığı söylendiği için KAFA DERGİSİ için hazırladığım yazımı kendi
blogumda yayımlıyorum. İYİ Kİ TİYATRO
VAR 2018 listemi de yakında BLOGUMDA YAYIMLAYACAĞIM.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder