'Ajax The Madness' birincisi(2018) yapılan Bergama
Tiyatro Festivali'nin kapanış gösterisiydi. Programda, kağıt üstünde,
Terzopoulos ve Attis Tiyatro isimleri festivalin zirvesini belirliyordu. İki
gece önce saatlerce süren yağmura ve yağmur riskine rağmen açık hava sahnesi Asklepion'u
dolduran seyirci kadar bir seyirci topluluğunu cezbetmemiş olsa da böyle bir
gösteri için hiç de kötü sayılmayacak, çoğunluğu gençlerden oluşan bir topluluk
vardı. Kuyrukta beklerken sohbet ettiğimiz Menemenli iki genç tiyatro ile yakın
bir ilgileri olmadığı halde böyle 'ışık oyunları' olan değişik gösterilerden
hoşlandıkları için orada olduklarını söyledi. Oyunun bir yerinde aktör iki
elinde tuttuğu ufak su dolu plastik torbaları başının üstünde birbirine vurup
patlatınca çıplak bedeninde kırmızı ışık altında parlayan su damlalarını coşkuyla
alkışladı seyirci. O zaman Menemenli gençlerin söylediği aklıma geldi. Seyirci
'action' seviyordu. Sahnedeki aktör,
içinde sakladığı bıçaklar olan yumruklarını karnına vurup bıçakları saplar gibi yaptıkça
arkamızda oturan iki -yaşı bizimkine yakın- kadın çok heyecanlandı. Ama keyf
aldıklarını da çıkardıkları seslerden anlamak mümkündü. Onlar da 'action'-severdi.Bu
seyirci oyun sonunda yerinden fırladı ayakta alkışladı oyuncuları ve
Terzopoulos'u. Bence o da 'action'dı.
Program dergisinde ne olduğu anlatılmıştı ama neden
olduğuna dair bir bilgi yoktu. (Hikaye festivalin internet sayfasında
yazılmıştı. Bu da tuhaf. İnternette yazdığını program dergisine koysana.) 'Sofokles ve Ajax deyince herkes konuyu
anlayacak, biliyorlar zaten' dediler sanırım. Gösteri Sofokles'in Aias isimli
oyunundan esinlenmişti ancak oyun bu olay olup bittikten sonra başlıyordu.
Terzopoulos, oyun öncesini hayâl etmişti. Aşil’in ölümünden sonra zırhı
yiğitlikte Aşil’in hemen ardında yer almasına dayanarak zırh üzerinde hak iddia
eden Aias’a değil Odysseus’a verilmiştir, gururu kırılan Aias, Odysseus ve
diğer Akhalardan intikam almaya kalkışsa da (Sofokles’e göre Athena’nın neden
olduğu) ani bir delilik ile düşmanları yerine ganimet hayvanlarını katletmiştir.
Tanrıça Athena ona bir oyun oynuyor ve Aias, koyun ve inek sürüsünü düşman
ordusu sanıyor ve onları katlediyor. Sonra ne yaptığını fark edince utanç duyup
kendini öldürüyor. Aias'ın dostları gömülsün mü gömülmesin mi tartışmasının
sonunda Aias'ı şanına uygun bir mezara gömüyorlar. Ayrıntılara düşkün
Terzopoulos bu oyundan Aias'ın sürüyü katletmesini 'Terzopoulosça' anlatıyor. Yönetmen seyircinin olay ve oyunu bildiğini sanıyor.
Hiç bilmeyen bir seyirci, 'üç oyuncu ağladı güldü, Ajax denen adam koyun ve
inekleri öldürdü ve galiba öldü' der. 'Aktörlerin bıçakları anlaşılabilir de
kırmızı kadın pabuçları da neyin nesi? Ya o içleri kırmızı boyalı kutular? Ama
plastik torbaların patlaması güzeldi. Bir de şarkı güzeldi ne yumuşak bir ses ama
ingilizce ne dedi anlamadık. Peki neden üç kez tekrarlandı o masal?'
Oyun Mayıs 2013'de Philadelphia FringeArt Festivali'nde üç
kişiyle oynanmış. İnternette gezinirseniz gösterinin yedi kişiyle oynandığını
görürsünüz. Demek ki Terzopoulos turne için kolay taşınabilir küçük bir model
hazırlamış. Bize gelen de o. 'Çekirdek oyun' bu. Ama aklınıza 'Nevşehir
çekirdeği' gelmesin. Bu 'çekirdek ailenin' 'çekirdeği'.
Terzopoulos sahne düzeninde geometriye çok bağlı. O
nedenle 7'şerli birbirini kesen iki sıra ve onların dışında üçlü kutu geometrik
düzende yerleştirilmiş sahneye. Bu
kutular 'kothornoi'. Antik Yunan tiyatrosunda aktörlerin boylarını
uzatmak için giydikleri ayakkabılara -bir zamanlar moda olan platformlu
ayakkabılar,sabolar gibi- sahneden içi kırmızı boyalı kutular ve kırmızı kadın
pabuçları ile gönderme yapılıyor. Kutular ayrıca hayvanların su içtikleri, yem
yedikleri yalakların metaforik karşılığı. Gösteride hayvanlar katlediliyor ya
ondan içleri de o yüzden kırmızı kan renginde. Kutuların geometrik düzeni de
sahnenin bir kurgu olduğunu gösteriyor. Olay üç aktör tarafından üç kez
anlatılıyor. Birinci aktör 'mania' ve 'pathos' içeren ve trajedik unsurları
taşıyan bir monolog ile olayı anlatıyor. ('Pathos' derinliği olan bir kelime.
Duyguların seyirciye geçirilmesi, siyasetçinin halka hitabında vb değişik
yerlerde kullanılıyor.) İkinci aktör Aias'ın öfkesini satirik drama ile
anlatıyor. Üçüncü aktör ise aynı masalı komedi normları içinde anlatıyor.
Aias'ın başına gelenlerle alay edildiğini gösteriyor. Aktörlerin gülmesi o
yüzden. Kimi zaman dışarıdan bir gülme kimi zaman Aias'ın içinden gelen acılı
bir gülme. Bir çılgınlık gülmesi. Ağlama ise Aias'ın kaderinin onu sürüklediği
delilik hâli ve intiharının acısından kaynaklanıyor. Kendi içine ağlama olduğu
kadar masalı dinleyenlerin insanın zayıflığı üzerine ağlaması ya da kendi
kaderleri için ağlamaları da olabilir. Terzopoulos sahneye hapsettiği aktörler
ile oyun kahramanının yazgılarının birleştiğini de gösterir. Oyuncular kendilerine
de ağlıyorlar belki de.
Ey seyirci! Ben bunları okuyarak araştırarak buluyor sana
hap yapıp veriyorum. Değerimi anlamasan da olur ama şu soruyu sor kendine:
Birinin yardımıyla anlamlandırabildiğim bir şey nasıl benim olabilir, nasıl
beni değiştirebilir? Tiyatro bana bunları ben bunları bilmeden, hissetmeden
bana ulaştırmayacaksa neden var? Terzopoulos bir açıklama kitabı ile seyredilecek
bir yönetmen. O kadar da zor değil bir defa anlarsan hep anlarsın. Zira her
oyununda aynı şeyler var. Ben her zaman her şair bir şiirdir derim. Bir şairin
bir şiirini sevmişizdir yazdığı bütün şiirleri onun etkisinde anlamlandırarak
okur ve severiz. Bana öyle geliyor ki Terzopoulos geçmişte 'bir şey' yapmış
şimdikiler onun hatırına seyrediliyor. Şimdi seyredenler o bir şey için yeni ürünlere
yeni yeni anlamlar giydiriyor. Ortaya o bir şeyi tekrarlayan sayfalar dolusu
kitap çıkıyor.
Sahnede gördükleriniz
hakkkında neler neler yazılmış olduğunu ne akademik çalışmalar yapılmış olduğunu keşfettiğinizde
şaşar kalırsınız. Bunlar kağıt üzerinde hayranlık uyandırıcı 'vay canına'
dedirtici. Peki ya sahnede ne oluyor? El kitabı olmadan çalıştıramadığın bir
cihaz gibi ya da kuramadığın ikea mobilyası gibi bir oyun var sahnede.
Tiyatronun görevi anlatmak. Seyirciye anlamadıysan sen aptalsın demek ya da
onun kendini aptalmış gibi hissetmesine neden olmak değil. Ya da iki plastik
torbanın birbirine vurması ile patlaması sonucu dökülen suyun yarattığı duygu
değil. Bir takım 'çok bilmişlerin' manalı manalı yorumlarla boncuk çıkararak
aslında kendilerini şişirmeleri hiç değil.
Sofokles, Aias’da artık demokratik mahkemelerin ve Atina
siyasi sisteminin ürünü ideal Atina yurttaşının ortadan kalkışını
göstermektedir. Aias’ın Atinalı komutanlara karşı delice öfkesine Athena neden
olmuştur, öyleyse burada sorun adaletsizlikten ziyade adaletin insanca olmayan
bir şekilde hatta gaddarca uygulanmasıdır. Bir zamanlar herkesin gıpta ettiği,
Tanrıların dahi zaman zaman kendilerini tabi saydığı Athena’nın adaleti artık
kendi müttefiki ve hatta ailesinin parçası Aias'ı muğlak bir suçtan dolayı
cezalandırır hale gelmiştir. Aias eseri aynı zamanda Atina’nın güçlenirken
yapmış olduğu seçimler ve ittifaklardan duyulan rahatsızlıkların da
işaretlerini vermektedir. Bu seçimlerle birlikte demokratik Atina’nın çekirdeğini
oluşturan adalet anlayışı son bulmuştur ve Athena artık Aiskhylos’un
eserlerinde gördüğümüz anlamda adil değildir. (Serdar Ünver-Yunan
Tragedyalarında Athena ve Adaletin Dönüşümü)
Athena'nın yozlaşmaya başlayan adaleti ile Aias'ın peşine
düştüğü gerçek ve samimi adalet anlayışı üzerine düşün-dürten bir oyun. Bize
lâzım olan da o. Biz tiyatronun laboratuvar kısmıyla
oyalandık dün gece. (Pasta yedik yâni.) Doğrusu oyuncular da çok iyiydi. Tuhafıma giden bir şey
oldu: Pantolonunun dizi yırtık oyuncunun kırmızı renkli, markası okunan dizliğinin görünmesi mi
gerekiyordu? O da mı deneysel bir iş? Dizleri üstünde yürüyen oyuncuların
ihtiyaçtan taktıkları dizlikler de mi oyuna dahil? 'Sessizlik
kadınların süsüdür' repliği kimin düşüncesini yansıtıyor. Ve de 'Troya
Yunanistan için kara bir leke' derken Terzopoulos ne diyor? İki plastik
torbanın patlamasına tepki veren seyirci neden bu replikleri 'duymuyor'? İşin
yoksa düşün dur. Ben kendime eziyet için yaratılmışım galiba. Takma kafana! Bak
herkesin keyfi yerinde..
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder