Türk
Tiyatrosu korona ile birdenbire çok zor duruma düştü. Ondan önce sorun yoktu(!)
Yeni mekânlara yatırımlar yapılıyordu.
Pek çok tiyatro mekânı ‘bu akşam
doluyuz’ ilanları veriyordu. Türk
Tiyatrosu ‘altın yılını’ yaşıyordu.
Meğerse vergi sorunu varmış, tiyatro yasası yokmuş. Betona sanattan
fazla yatırım yapılıyormuş. Hatta dahada
fenası ‘bok içindeymiş sektör’ Bakın şu paylaşım ne diyor:
‘Basiret: Var olan kötü koşulları insani
olanlara evriltmek için mücadele etme dayanışma birlikteliği basiretsizlik: Bokun içinde memnun olma ve
dayanışmadan uzak durma hali’ (Selçuk Aydoğan)
‘Bok
içindeymiş’ bu sektör. Bok içinde memnunluk duyanlar varmış. Basiretsizlikmiş
bu! (Bu arada evriltmek diye bir fiil yok TDK sözlüğünde. Kullanan edebiyat
mezunu. Ama hepimiz anladık. )
‘Tiyatromuz
yaşasın’ etiketi altında bir kampanya başlatıldı. ‘Tiyatromuz’ ölüyordu. Ölen
bir ay önce ‘altın çağını’ yaşayan ‘tiyatro’ sanatı mıydı? Ölen Türk Tiyatrosu
değildi elbette. Bunca yıldır var olan ‘tiyatro sanatı’ ölmez. Biz mekânlara da
‘tiyatro’ diyoruz. O halde açılan tiyatro mekânları ölüyordu.
İmza kampanyasına imza verenler bir hafta
içinde 30 bin olmuş. İkinci hafta hedefi
50 binmiş. Bundan büyük heyecan
yaratma çabaları hissediyorum. Türk Tiyatrosuna ‘Türkiye Tiyatrosu’ diyen bir
anlayışın bildirisi içindeki ayrıntılara bakmadan mı veriliyor bu imzalar. Yoksa bilip de mi veriliyor?
İkinci şık geçerliyse durum bence vahim. Bu arada ödenekli tiyatroları rakip
alan bir anlayış hâkim bildiride. Onlar kamusal değilmiş ama bildiriyi yazan
‘özel’ler ‘kamusal’mış. Uzun bir süredir ödenekli tiyatroları yıkmaya yönelik
anlayış kampanyanın içine bunu da yerleştirivermişti işte! Tuhaf olan ödenekli
tiyatrolardan hâlâ maaş alanlar vardı imzacılar içinde kendi varlığını inkâr
edercesine. Özel tiyatrolar ‘ticarethane’ değil sloganı yayılmaya başladı.
Dünyanın her yerinde tiyatro toplulukları ticari anlayışla tiyatro yapar. Ayıp
da değil. Zira ticaret zihni ve aklı olmasa yatırımlar batar. Gelir giderini,
faizi vb hesaplayacaksın. Seyirci sayısını tahmin edeceksin. Fizibilite
yapacaksın. Ekonomi konusunda ön görülerin olacak. Bütün bunlar ticaretin alanı
içinde. İKSV Şişhane’deki merkez binasını satışa çıkardı bir aralar. Neden
dersiniz?
Bugün sektörün büyük oyuncuları Zorlu PSM, DasDas, Uniq, BKM.. Bu kuruluşları yöneten ticaret aklı ve zekâsı. Tiyatrolar ticarethane değildir denirken imalar bu şirketlere yönelik. Ama küçük işletmelerin de ticarethane oldukları unutulmamalı.
Başı
çekenlerden biri şunu diyordu:
'
Kültür Bakanlığı yerel yönetimler diyecek ki
bizim partnerlerimiz kimler biz kimlerle kültür sanat ortaklığı yapacağız
onlardan ne bekliyoruz? Diyecek ki Moda Sahnesi şunları bekliyoruz. Onun
karşılığında sana şöyle bir destek vermek istiyoruz. Senin de şöyle yürütmeni
bekliyoruz. Gâvuristanda olan bu. Sen böyle bir iş birliğine hazır mısın?' (Kemal
Aydoğan)
‘Gavuristan’?
İsme takılmayalım geçelim. Moda Sahnesi ‘asker’ olmaya razıydı. ‘Gâvuristan’da
öyle işlemiyor işler ama ‘ödenekli’ye karşı olan topluluk ‘patron’u(sahibi) ben
ödenekli olmaya razıyım noktasına gelmişti. Ama ödenekliye karşı olan bildiriye
50 bin imza bekleniyordu.
Özel
tiyatroların sorunları yeni değil. Ali Poyrazoğlu 7 Aralık 1973 tarihli Sanat
Dergisi’nin kapağını paylaştı geçenlerde. ‘Baba’ tiyatro yapıcılar açık oturum
yapmış. Konu: ÖZEL TİYATROLARIN BUNALIMI. Özel tiyatrolar bunu hep yaşıyor.
Geçen
yıllar içinde onlarca platform, girişim, dernek, birlik(1), kooperatif
kurulmuş: TOBAV, TODER, TİYAT,
İŞTİSAN, TOMEB, TEB, TTV, OYUNCULAR SENDİKASI, ikinci defa kurulan yeni TİYAP; BİRLİK olmayan
birlikler, Birlik olmayan dernekler, dernekler dernekler, girişimler,
platformlar, kooperatifler, vakıflar....ler....lar... Bunlar başkanlar, yardımcılar üretmiş.. Âdeta POST
KAPMA YARIŞI. Temel olarak sektördeki telif haklarının korunması konusu işlenmeye çalışılmış. Ama yetmez. Ne elde edilmiş? Ne düzelmiş? Tüm bu etkinlikler nasıl bir
kazanım sağlamış?
Geçen zaman içinde birkaç olayı hatırlayalım:
Türk Tiyatrosu’nun kazanımlarından biri tiyatro
yardımının başlatılması Talat Halman’ın
Kültür Bakanı olduğu yıllara tarihli. Yıldız Kenter, Gülriz Sururi, Ali Poyrazoğlu, Genco Erkal
görüşmüş ve ikna etmişler.
Demirel devlet sanatçısı ünvanını yaratmış. Sonradan
istismar edilmiş.
Atilla Koç tiyatrolara yardımı yüzde 65
arttırmış.
Namık Kemal Zeybek DT’ları sahnelerinin özel
tiyatrolar tarafından kullanılması emrini vermiş.
İMF ile anlaşma özel tiyatrolara yardımın
yapılmasına engel koymuş. 5018 sayılı kamu mali yönetiminin hükümetin elini
bağladığı söylenmiş.
Gencay Gürün ve Atilla Sav milletvekili
olmuşlar. Yâni tiyatronun temsilcileri Meclis’te.
Sonuç: Elde var SIFIR. Kalıcı bir düzenleme
yapılamamış. Özel tiyatroların sorunları devam ediyor. Zira tüm bu gelişmeler
dönemsel. Bakanların iki dudağı arasında. Bakanlıklar sık sık kadro
değiştirdiği için her seferinde yeniden başlamak gerekiyor. Ayrıca gelenler
sektörü bilmiyor.
Son zamanlarda Tiyatro
yapıcılar Ticaret Kanunu çerçevesinde bir kooperatif kurdu. Muhatabı : Ticaret
Bakanlığı. Aynı grup Kültür ve Turizm
Bakanlığı yardım etsin diye Bakanlık ile toplantı yapıyor. Bakanlık turizm
yatırım ve işletmelerine benzeterek tiyatrolara ‘Kültür girişimcisi’ belgesi
verileceğini söylüyor. Çalışacağından kuşkuluyum. Bu arada tiyatro yardımlarının üst sınırı 150 bin liraya
çıkarılıyor. Digital arşiv kurulması gündeme geliyor. Bence başka zorluklar taşıyan bir girişim. Arşiv kayıtları kötü. Telif sorunu nasıl çözülecek? Telif yasasında değişmesi gereken konular var.
Bugün tarih tekrar ediyor . Zira Türk
Tiyatrosu öncelikle kendi ayakları üzerinde duramıyor. Öte yandan dernek,
birlik ve her neyse aklı verenin ilk yola çıkanın çevresi ve tercihleri ile
yapılanıyor. Bir girişim başkalarını dışarıda bırakıyor ve kendisine rakip bir
başka girişimi yaratıyor. Bu nedenle Türk Tiyatrosu delik deşik, parça parça.
Şu husus aklıda olmalı. Trük Tiyatrosu'nu ilgilendiren meselelerin kapsam alanı çok geniş. İçişleeri, Maliye, Çevre, Kültür ve Turizm, Ticaret, Aile ve Çalışma Bakanlıklarını ilgilendiriyor.
Ben Türk Tiyatrosu'nun sahibi olmayan işlerini listelemiştim. İlgilenenler o yazıma bakabilir.
Türk Tiyatrosu’nda sektörün tüm oyuncularını içine alacak bir üst
yapıya ihtiyacı var. Benim önerim Tiyatro Severler Derneği (tercihen BİRLİĞİ)
kurulmasıdır.
Derneği profesyonel bir kadro yönetmeli.
Bir danışmanlar kadrosu olmalı. Şirket ve bireysel üyelikler olmalı. Üyelik
aidatı seyirciler için bugün için 100 TL olmalı. Bunun karşılığında derneğe üye
topluluklardan seçecekleri iki oyunu seyirciler ücret ödemeden seyredebilmeli.
Bu tercihlere gore tiyatro ödülü verilmeli. Çeşitli festivaller yakın bir
zamanda yapılamayacak. Bu nedenle sponsorluk geliri Derneğe kanalize edilmeli.
Toplanan geliri yönetmek için bir
finans danışmanı ile ortak çalışma yapılmalı. Yıllık getiri üyelere finansman
olarak kullandırılabilir tiyatroya yatırım yapılabilir destek olarak
verilebilir. Profesyonel kadro sektörün
öncelikleri listesini hazırlayarak belirlenecek stratejiler yoluyla ilgili kamu
kurumlarında takibi yapar. Sorunların sahibi olur.
Her yıl iki-üç günlük ücretli ve herkese açık profesyonellerin
bildiriler sunduğu, oturumların yapıldığı sergilerin düzenlendiği Uluslararası Tiyatro Zirveleri yapılmalı. Dünyadan
misafirler çağrılmalı. Kamu, özel sektörün aydınlanması ve dünya ile entegresi
sağlanmalı.
Kısaca Türk Tiyatrosu öncelikle kendi
gücüne güvenmeli, o güç üzerinde kendini yeniden inşa etmeli. Dünyayı hedef
alan bir kalite ve standardın tesisi hedef alınmalıdır. Tabii ki Türk Tiyatrosu’nun
meseleleri için devlet ve hükümetler ile birlikte çalışmak gerekecektir. Ama yıllardır
görülüyor ki denenmiş yöntemlerle bir yere varamamış. BENCE VARAMAYACAK.
Benim ölçütüm Türk Tiyatrosu'nun gelişimine katkı
sağlamaktır.
Melih Anık
Acil olarak yapılması gereken de şudur:
6 ay süreyle
1-Ödenekli tiyatrolar tüm mekânlarını özel(kamusal?) tiyatroların kullanımına bedelsiz açmalıdır.
2- Tüm belediyeler sahnesi olmayan tiyatro (kamusal?) topluluklarının oyunlarını satın almalı ve kendilerine ait mekânlarda oyunların seyirciye bedava sahnelenmelerini sağlamalı.
3- Kendi salonu olan toplulukların kendi oyunları için ayda 20 gecenin kira bedelini ödemeli ve o sahnelerde oyunların seyirciye bedava oynanmasını temin etmeli.
TİYATRO SEYİRCİ İLE YAŞAR. ASIL MESELE SEYİRCİYİ SALONA GERİ GETİRMEKTİR:
1-Ödenekli tiyatrolar tüm mekânlarını özel(kamusal?) tiyatroların kullanımına bedelsiz açmalıdır.
2- Tüm belediyeler sahnesi olmayan tiyatro (kamusal?) topluluklarının oyunlarını satın almalı ve kendilerine ait mekânlarda oyunların seyirciye bedava sahnelenmelerini sağlamalı.
3- Kendi salonu olan toplulukların kendi oyunları için ayda 20 gecenin kira bedelini ödemeli ve o sahnelerde oyunların seyirciye bedava oynanmasını temin etmeli.
TİYATRO SEYİRCİ İLE YAŞAR. ASIL MESELE SEYİRCİYİ SALONA GERİ GETİRMEKTİR:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder