Gökhan Erarslan (1982) Türk Tiyatrosu'nun 'kaygılı'
yazarlarından biri. Ülkede yaşananlara anlamak için bakan, yaşadıklarından, gördüklerinden
kaygılanan, kaygısını anlatmak için tiyatronun dilini kullanmayı seçmiş bir
yazar Erarslan. Bugüne kadar yazdıklarını okumuş ve ayrıca bazılarını da seyretmiş
biri olarak Etik Nedir(2017) kaygısını(kaygımızı) açık ve net olarak dile getiren bir oyun. Oyunu
özel kılan diğer hususlar dildeki akıcılık, konudan konuya geçişlerde
süreklilik ve başta sona sanki bir gökdelen inşaatı yapar gibi sağlam bir temel
üzerine kurulmuş binanın kat kat yükselişinde gösterilen dikkat ve özen. Bence oyun
Erarslan'ın yazarlık hayatında yeni bir aşama. Malûmunuz üst kat bir alttakine dayanmak
zorunda. Erarslan da tekst 'inşa etmiş'. Anlattıkları matematiksel bir denge
içinde ve içinde fazlalık yok. Ortaya atılan konular ve kişiler birbiri ile
ilintili. Oyun öncelikle metin olarak alkışı hakediyor.
Etik Nedir oyununda bir akademisyenin son dersine öğrenci
oluyor seyirci. Akademisyen bir karar almanın arifesinde. Ne yapsın? Ama önce
içinde bulunduğu durumu, o noktaya nasıl geldiğini anlatması lâzım. Anlatıyor. O
anlattıkça seyirci giderek tanıdık bir şeyler hatta kendini bulmaya başlıyor.
Akademisyenin içinden geçtiği 'tünel' sanki seyircinin hayatı. Oyun sonunda öğrenci-seyirci
'ben olsam ne yaparım' noktasına geliyor ki işte o noktada oyuncu soruyor: 'Ne yapayım?'
Gökhan Erarslan
kendisi ile yapılan bir röportajda 'Sizce etik nedir?' sorusuna şöyle cevap vermiş:
"‘Hayattaki en büyük güçlük, seçimler yapmak zorunda olmamızdır’, der George Moore. Bizi biz yapan da tam olarak budur; yani seçimlerimizdir. Etik değerler, gündelik yaşamda yaptığımız seçimler nedeniyle, doğrudan doğruya bizlere ve vicdanlarımıza yönelen ağır bir yük olagelmiştir. Şimdi bizler bunu yadsımadan yaşamaya devam etmeli miyiz yoksa insanı insan yapan değerlerden biri olarak bunu korumakla mı mükellefiz? Hesaplaşma burada başlıyor işte! Bence etik, doğruyla yanlışın ne olduğunu ayırt edebilmekle başlar. Bu zorlu bir süreç, kolay değil."
"‘Hayattaki en büyük güçlük, seçimler yapmak zorunda olmamızdır’, der George Moore. Bizi biz yapan da tam olarak budur; yani seçimlerimizdir. Etik değerler, gündelik yaşamda yaptığımız seçimler nedeniyle, doğrudan doğruya bizlere ve vicdanlarımıza yönelen ağır bir yük olagelmiştir. Şimdi bizler bunu yadsımadan yaşamaya devam etmeli miyiz yoksa insanı insan yapan değerlerden biri olarak bunu korumakla mı mükellefiz? Hesaplaşma burada başlıyor işte! Bence etik, doğruyla yanlışın ne olduğunu ayırt edebilmekle başlar. Bu zorlu bir süreç, kolay değil."
Etik
Nedir bu çerçeve içinde seyirciye bir davet. Gökhan Erarslan'ın kelimeleri ile 'Seyirci kendi vicdanında ya da aklında neyin etik
olup neyin olmadığını düşünüyor, tartıyor ve karakter adına bir yargıda bulunuyor.
Bu bir sosyal deneydir aynı zamanda.'
Etik Nedir bir ders yerine
bir dertleşme olarak da alınabilir. Oyun bir sınıfta değil bir kahvede, barda
bir vapur veya trende geçebilir aynı masayı veya barı paylaştığınız birine ya da yol arkadaşınıza iç dökme olabilir. Ben oyuncunun yorumunda ders vermek yerine içini dökme tonunu daha çok hissettim. Bunun
tekstten kaynaklandığını düşünüyorum. Yazarın ülkesine karşı duyduğu
sorumluluğun içindeki kaygı tonu hissediliyor. İnanıyorum ki bu oyun başka
mekân dekorları içinde de farklı yorumlarla seyirciye sunulabilir. Bu açıdan da
metnin imkânlarını geniş buldum.
Oyunun tek oyuncusu Tolga
Çiftçi bu oyun için doğru bir seçim dediğiniz bir oyunculuk sunuyor. Tek kişilik oyunların tedirginliğini ki bu interaktif olan bir oyunda her akşam yeni olan seyirciyi tartma, tanıma aşaması, sahneye girişinin ilk beş dakikasında
üzerinden atıyor ve giderek seyirciyi avucunun içine alıyor ve anlattığı maceranın
yolcusu yapıyor. Tolga Çiftçi aynı zamanda bir yönetmen. Bu ona oyunu
yorumlarken ayrıca bir avantaj sağlıyor. İçselleştirilmiş bir fikri sunmasına
yardım ediyor. Oyunda bir yazar, 2 yönetmen 2 oyuncu var. Hepsi fikir
yolculuğunun ortaklarından olmuş. Reji ile önerebileceğim bir şey var o da
akademisyenin sınıfta dolaşması ve 'öğrencilere' kara tahtada yazdıkları ile baş
başa bırakacak saniyeler vermesi.
Reji ile ilgili olarak esas
mesele metaforlar. Oyunda göze çarpan iki metafor var. Biri su bardağı diğeri
elma. Eminim ki su bardağının boş ve doluluğu üzerinden yapılan mecaz seyirciye
kolaylıkla geçecek. 'Kırmızı elma' ise bana 'geçmeyen' bir metafordu. Sordum
anlattılar ama eve dönünce tüm gecem 'elma' aramakla geçti.
Ne idi bu elma?
'Varlığı
nerede arayalım? Varlığı terk etmede. Elmayı nereden umalım? Elden vazgeçmeden!' 'Sen, bu elmanın içindeki bir kurda
benzersin; ağaçtan da haberin yok, bahçıvandan da!' diyen tasavvuf elması
mı? (Mevlana)
Havva'ya sunulan elma mı?
Herakles’in , dünyanın
ucunda, güneşin battığı yerde, Atlas’ın gök kubbeyi taşıdığı yerde bulunan bir
bahçedeki ağaçtan alması gereken elma mı?
Okumayı öğrenen öğrencinin
kızaran elması mı?
Newton'un kafasına düşen
elma mı?
Pamuk Prenses'in yediği
elma mı?
Apple'ın elması mı?
Babasının Gregor Samsa’nın sırtına fırlattığı elma mı?
Lotte'nin noel ağacına
astığı elma mı?
Hıristiyan dünyasındaki
altın elma mı?
Annenin göğsü mü?
Üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan ancak uzaklaştığı oranda
cazibesi artan ülküler veya düşleri simgeleyen elma mı?
Ulaşılması gereken bir yeri, fethedilmesi gereken bir beldeyi, bir
devlet kurma idealini, kimi zaman cihan hakimiyeti idealini, kimi zaman da Türk
birliği idealini ifade eden elma mı?
Ergenekon’dan
dışarıya çıkma ve kaybedilmiş eski yurdu geri alma idealini simgeleyen elma mı?
Savaş
azmini yüksek tutmak için kullanılan elma mı?
Bana kalırsa zor ve riskli
bir metafor bu kırmızı elma. Oyunun içine eklenecek bir kaç cümle ile anlamı netleştirilebilir. Oyuncudan ricam elma ile ilgili
eyleminin görülmesini temin etmesi. Benim gibi kaçıranlar olursa diye.
Etik Nedir cümlesinin arkasında soru işareti yok.
Erarslan sormuyor bir tespit yapıyor ve seyirci ile tespitini paylaşıyor ve
diyor ki 'Etik budur. Şimdi siz ne yapacağınıza karar verin(ve de artık)'
Gestus, Gökhan Erarslan'ın
yeni yolculuğu. İyi bir başlangıç yapmış. Etik Nedir seyre değer bir oyun. Başarılar
diliyorum.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder