28 Ocak 2020 Salı

Sağlam Reji ve Bir Oyunculuk Resitali: Küller (Tiyatro Kartela)


Tiyatro Kartela Burcu Reşit’in Küller oyununu sahneledi. Tek kişilik oyunu Özgür Erkekli yönetti Zeynep Erkekli oynadı. Küller İsmene’nin uzun tiradı şeklinde  yazılmış tek kişilik bir oyun.



Oyunu seyretmeden önce Yunan mitolojisi’nde geçen Ismene’yi ve hikâyesini bilmek lâzım.

Thebai kralı Laios  ile kraliçesi İokaste’nin oğlu olan Oidipus kâhinlerce babasını öldüreceği ve annesi ile evleneceği söylendiği için öldürülmesi için bir çobana verilir. Çoban çocuğu öldürmez bir dağ başına bırakır. Çocuğu bulan çobanlar onu Korint kralı Polybos’a teslim ederler. Polybos ve karısı çocuğu büyütür. Yıllar sonra Oidipus bir kavgada bilmeden babası Laios’u öldürür ve annesi Iokaste ile evlenir Thebai Kralı olur. Bu evlilikten dört çocuk doğar: Eteocles, Polyneices, Antigone ve  Ismene. Eteocles ve Polyneices krallığı paylaşamadıklarından birbirleri ile giriştikleri  savaşta ölürler. Iokaste’nin kardeşi Eteocles’in hâmisi olan Kreon Eteocles’in törelere uygun olarak gömülmesini emreder ancak Polyneices’in gömülmesine izin vermez. Bu bir ölüye yapılacak en büyük saygısızlıktır. Antigone buna karşı çıkar ve Kreon izin verse de vermese de kardeşini gömmek için ayaklanır. Antigone bu mücadeleyi verirken Ismene ‘kadın olarak toplumun ona tayin ettiği rol yüzünden paralize olduğu’ ya da ‘devlete olan bağlılığından’ dolayı ablasına yardım etmez. Oidipus mitolojisini üçlemede anlatan Sophokles tarihe ‘korkak’ İsmene’yi bırakır.  Antigone’nin Kreon’a karşı çıkışı töre ve yasaları hiçe sayan bir zalime karşı başkaldırı olarak saygı görür.  Antigone bir efsane kahraman olur. Sophokles’e göre  Antigone kardeşini gömdükten sonra bir mağarada kendini asar. (Euripides’in kayıp metninde Antigone’nin hayatta kalıp kaybolduğu söylentisi vardır. Bakarsınız bir yerlerden çıkar/çıkıyordur.) Ismene’ye ne olduğu bilinmiyor. Ismene ile ilgili bir tür akıl yürütme olan metinler yazılmıştır. Temelinde Ismene’nin ‘aklanması’ sayılabilecek metinler mitolojik hikâyeye başka boyut katar. Ritsos’un Ismene uzun şiiri bunlardan biridir. Şiir Semiha Berksoy Vakfı’nda  Prof.Cevat Çapan çevirisi, Zeliha Berksoy rejisi ile sahnelenmiş  Ismene’yi Almila Uluer Atabeyoğlu canlandırmıştı. Oyunun yazısı şu link’te: http://melihanik.blogspot.com/2011/05/besi-bir-yerde-ritsos-ismene-cevat.html

Yazar Burcu Reşit Ismene’nin tarih önündeki algısını değiştirmeye yönelik bir metin yazmış. Ismene geçmişe bakarak kendi açısından olayları ve Antigone’yi anlatıyor(hatırlıyor). Bazı kaynaklar olayların geçtiği dönemde Ismene’nin 13 -17 yaşlarında bir çocuk/genç kız olduğunu söylüyor. Ismene’nin korkmasını  anlayışla karşılamak için bu bile yeter. Küller’de açılan pencereden baktığınızda tarihi algıya karşı çıkan Ismene’ye hak vermek mümkün. 

 Madem ki Tanrılara yakın olmayı, onların gözüne bu kadar hoş görünmeyi istiyordu. Madem ki gözü Tanrılardan başka hiç kimseyi, hele hele yıllarca yolunu beklemiş kızkardeşini görmüyordu... O zaman dedim kendi kendime, o zaman senin görevin kardeşini Tanrılara sunmaktır İsmene!
Ve öyle de yaptım.'

(Yazımda bir düzeltme yaptım. Burada verdiğim 'spoiler'ı kaldırdım.) 

Burcu Reşit  Ismene’ye  Bir kez olsun aldın mı kucağına Thebai’li bir bebeği... Madem soyluydun o kadar, bir tek kez olsun inip de tahtından gördün mü halkının gerçeğini... Senin soylu abilerin yüzünden kanları dökülenlerin yasını tuttun mu? Elleri sevdiklerinin kanına bulanmış bir halde kapına dayanan acılı anneleri, eşleri teselli ettin mi? Abilerinin ölüm haberini aldığında savaş alanının ortasında, ölülerin arasında, cansız bedenlerini tanıma ümidiyle gezdin mi? Hiç bilmeden savaşın ne olduğunu, savaşın nasıl yıktığını... Bilmedin! Çünkü sen, kendinden başka kimseyi görmedin’ dedirtir. Bu Antigone’ye farklı bir bakıştır. İçinde bugünün dünyasının değerleri vardır.  Bu aynı zamanda anokronik bir bakıştır da. Oyuncu Ismene tarihi kişilik  Ismene’ye bugünün algısı ile bakar. ‘Yıllarca bu külleri de bu yükü de tek başına taşıdıktan’ sonra yükten kurtulmanın rahatlığını yaşar Ismene. Küller aynı zamanda Ismene’nin yaşadığı arınmanın(katarsis) külleridir de. Kahramanın arınması oyuna epik bir anlam katar. Yazar  Ismene’ye ‘Ben, Ismene... Ünlü tragedya üçlemesinin isimsiz kahramanı.’ dedirtirken de bu biçimi/düşünceyi destekler. Yazarın zamanı kullanışındaki bu incelik bugüne yapılan bir gönderme gibidir ve  ‘kahramanlara’ ‘kahramanlıklara’ bakışımızı gözden geçirmemize neden olur. Öte yandan kardeşi Polyneices'i huzura kavuşturmak için mücadele eden Antigone gibi Ismene de Antigone'yi kendince huzura kavuştururken Antigone'ye benzer. Ismene ile Antigone 'Küller'de birleşir. Belki de bu kahramanın yazgısıdır. 


Burcu Reşit’in şiirsel metnini yönetmen Özgür Erkekli incelikle değerlendirmiş, budamalar yaparak sahneye replik replik işlenmiş, müzik ve efektlerle ‘ruhu olan’ bir reji çıkarmış. Zeynep Erkekli de onun şansı. Zira rejinin atmosfer ve dilini anlayıp ona her ayrıntıda katkı veren bir oyuncu ile çalışmış Özgür Erkekli. Zeynep Erkekli sanki her repliği, her sesi, çığlığı, fısıltıyı, duyguyu, jesti, mimiği ipek bir halı dokur, bir arya icra eder gibi oynamış. Onu seyrederken oyunculukta tesadüflere yer olmadığını anlıyorsunuz. Biliyorsunuz ki Zeynep Erkekli her gösteride  metnin akışına uygun olarak önceden kararlaştırılmış aynı sesi verir, aynı jesti mimiği yapar. Bu müthiş bir disiplindir. Ortaya çıkan dramatik dilin arkasında temelini fiziksel eyleme giydirilmiş ruhtan alan müthiş bir epik üslup var.  Ben Zeynep Erkekli’yi gözlerimi kırpmadan ‘iz’ledim, seyrettim. Bence son zamanlarda seyrettiğim sayısı çok az olan en iyi oyunculuklardan biri idi.

Küller tiyatro keyfini doruklarda yaşatan bir oyun.

Melih Anık  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder