Tiyatro Kartela Burcu
Reşit’in Küller oyununu sahneledi. Tek kişilik oyunu Özgür Erkekli yönetti
Zeynep Erkekli oynadı. Küller İsmene’nin uzun tiradı şeklinde yazılmış tek kişilik bir oyun.
Oyunu seyretmeden önce
Yunan mitolojisi’nde geçen Ismene’yi ve hikâyesini bilmek lâzım.
Thebai kralı Laios ile kraliçesi İokaste’nin oğlu olan Oidipus
kâhinlerce babasını öldüreceği ve annesi ile evleneceği söylendiği için öldürülmesi
için bir çobana verilir. Çoban çocuğu öldürmez bir dağ başına bırakır. Çocuğu
bulan çobanlar onu Korint kralı Polybos’a teslim ederler. Polybos ve karısı çocuğu
büyütür. Yıllar sonra Oidipus bir kavgada bilmeden babası Laios’u öldürür ve
annesi Iokaste ile evlenir Thebai Kralı olur. Bu evlilikten dört çocuk doğar: Eteocles, Polyneices, Antigone ve Ismene. Eteocles ve Polyneices krallığı
paylaşamadıklarından birbirleri ile giriştikleri savaşta ölürler. Iokaste’nin kardeşi Eteocles’in
hâmisi olan Kreon Eteocles’in törelere uygun olarak gömülmesini emreder ancak Polyneices’in
gömülmesine izin vermez. Bu bir ölüye yapılacak en büyük saygısızlıktır.
Antigone buna karşı çıkar ve Kreon izin verse de vermese de kardeşini gömmek
için ayaklanır. Antigone bu mücadeleyi verirken Ismene ‘kadın olarak toplumun
ona tayin ettiği rol yüzünden paralize olduğu’ ya da ‘devlete olan
bağlılığından’ dolayı ablasına yardım etmez. Oidipus mitolojisini üçlemede
anlatan Sophokles tarihe ‘korkak’ İsmene’yi bırakır. Antigone’nin Kreon’a karşı çıkışı töre ve
yasaları hiçe sayan bir zalime karşı başkaldırı olarak saygı görür. Antigone bir efsane kahraman olur. Sophokles’e
göre Antigone kardeşini gömdükten sonra bir
mağarada kendini asar. (Euripides’in kayıp metninde Antigone’nin hayatta kalıp
kaybolduğu söylentisi vardır. Bakarsınız bir yerlerden çıkar/çıkıyordur.)
Ismene’ye ne olduğu bilinmiyor. Ismene ile ilgili bir tür akıl yürütme olan
metinler yazılmıştır. Temelinde Ismene’nin ‘aklanması’ sayılabilecek metinler
mitolojik hikâyeye başka boyut katar. Ritsos’un Ismene uzun şiiri bunlardan biridir.
Şiir Semiha Berksoy Vakfı’nda
Prof.Cevat Çapan çevirisi, Zeliha Berksoy rejisi ile sahnelenmiş Ismene’yi Almila Uluer Atabeyoğlu
canlandırmıştı. Oyunun yazısı şu link’te: http://melihanik.blogspot.com/2011/05/besi-bir-yerde-ritsos-ismene-cevat.html
Yazar Burcu Reşit
Ismene’nin tarih önündeki algısını değiştirmeye yönelik bir metin yazmış.
Ismene geçmişe bakarak kendi açısından olayları ve Antigone’yi anlatıyor(hatırlıyor).
Bazı kaynaklar olayların geçtiği dönemde Ismene’nin 13 -17 yaşlarında bir
çocuk/genç kız olduğunu söylüyor. Ismene’nin korkmasını anlayışla karşılamak için bu bile yeter.
Küller’de açılan pencereden baktığınızda tarihi algıya karşı çıkan Ismene’ye
hak vermek mümkün.
‘Madem ki Tanrılara yakın olmayı, onların
gözüne bu kadar hoş görünmeyi istiyordu. Madem ki gözü Tanrılardan başka hiç kimseyi,
hele hele yıllarca yolunu beklemiş kızkardeşini görmüyordu... O zaman dedim
kendi kendime, o zaman senin görevin kardeşini Tanrılara sunmaktır İsmene!
Ve
öyle de yaptım.'
(Yazımda bir düzeltme yaptım. Burada verdiğim 'spoiler'ı kaldırdım.)
(Yazımda bir düzeltme yaptım. Burada verdiğim 'spoiler'ı kaldırdım.)
Burcu Reşit
Ismene’ye ‘Bir
kez olsun aldın mı kucağına Thebai’li bir bebeği... Madem soyluydun o kadar,
bir tek kez olsun inip de tahtından gördün mü halkının gerçeğini... Senin soylu
abilerin yüzünden kanları dökülenlerin yasını tuttun mu? Elleri sevdiklerinin
kanına bulanmış bir halde kapına dayanan acılı anneleri, eşleri teselli ettin
mi? Abilerinin ölüm haberini aldığında savaş alanının ortasında, ölülerin
arasında, cansız bedenlerini tanıma ümidiyle gezdin mi? Hiç bilmeden savaşın ne
olduğunu, savaşın nasıl yıktığını... Bilmedin! Çünkü sen, kendinden başka
kimseyi görmedin’ dedirtir.
Bu Antigone’ye farklı bir bakıştır. İçinde bugünün dünyasının değerleri vardır.
Bu aynı zamanda anokronik bir bakıştır
da. Oyuncu Ismene tarihi kişilik Ismene’ye
bugünün algısı ile bakar. ‘Yıllarca bu
külleri de bu yükü de tek başına taşıdıktan’ sonra yükten kurtulmanın rahatlığını
yaşar Ismene. Küller aynı zamanda
Ismene’nin yaşadığı arınmanın(katarsis) külleridir de. Kahramanın arınması
oyuna epik bir anlam katar. Yazar Ismene’ye ‘Ben, Ismene... Ünlü tragedya üçlemesinin isimsiz kahramanı.’ dedirtirken
de bu biçimi/düşünceyi destekler. Yazarın zamanı kullanışındaki bu incelik
bugüne yapılan bir gönderme gibidir ve ‘kahramanlara’
‘kahramanlıklara’ bakışımızı gözden geçirmemize neden olur. Öte yandan kardeşi Polyneices'i huzura kavuşturmak için mücadele eden Antigone gibi Ismene de Antigone'yi kendince huzura kavuştururken Antigone'ye benzer. Ismene ile Antigone 'Küller'de birleşir. Belki de bu kahramanın yazgısıdır.
Burcu Reşit’in şiirsel metnini yönetmen Özgür Erkekli
incelikle değerlendirmiş, budamalar yaparak sahneye replik replik işlenmiş,
müzik ve efektlerle ‘ruhu olan’ bir reji çıkarmış. Zeynep Erkekli de onun şansı.
Zira rejinin atmosfer ve dilini anlayıp ona her ayrıntıda katkı veren bir
oyuncu ile çalışmış Özgür Erkekli. Zeynep Erkekli sanki her repliği, her sesi,
çığlığı, fısıltıyı, duyguyu, jesti, mimiği ipek bir halı dokur, bir arya icra
eder gibi oynamış. Onu seyrederken oyunculukta tesadüflere yer olmadığını
anlıyorsunuz. Biliyorsunuz ki Zeynep Erkekli her gösteride metnin akışına uygun olarak önceden
kararlaştırılmış aynı sesi verir, aynı jesti mimiği yapar. Bu müthiş bir
disiplindir. Ortaya çıkan dramatik dilin arkasında temelini fiziksel eyleme giydirilmiş
ruhtan alan müthiş bir epik üslup var. Ben
Zeynep Erkekli’yi gözlerimi kırpmadan ‘iz’ledim, seyrettim. Bence son
zamanlarda seyrettiğim sayısı çok az olan en iyi oyunculuklardan biri idi.
Küller tiyatro keyfini doruklarda yaşatan bir oyun.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder