24 Eylül 2010 Cuma

Evet ! “Kutsal”a Dokundu !

Hakkari ,Edirne, Diyarbakır veya  Van’dan ya da ülkemin İstanbul’a ve de  Oyun Atölyesi’ne uzak bir yerinden, çocuklarını annesine teslim edip , günlerce öncesinden biletini alıp  sırf  “ 7” yi seyretmek  için program yapan ve bu heyecanı içinde duyarak yola çıkan  bir tiyatro severin ,tiyatronun kapısında,  babası öldüğü için kendisine “ikram” edilen oyuncunun k..ı İle kalakalması nasıl bir durumdur?

Bir aile arası anlaşmazlığı çözmek için müştereken sevilen  oyuncuyu seyrederek öfkeyi yumuşatmak isteyen bir aile, tiyatro kapısında oyuncunun aklına ilk gelen “ikram”ı ile karşılaşsa;

Uzun sürmüş bir nekahatten çıkan biri  kapısına geldiği tiyatroda hiç beklemediği  “ikram”ı görse;

Zor geçmiş bir ameliyattan çıkan doktora  “ikram”ı paketleyip tiyatro kapısında verseler ;

Çok sevdiği bir varlığı kaybeden biri inzivadan çıktığı gün,  avunmak isteyip kapısına geldiği tiyatroda teselli beklerken o malũm “ikram”ı alsa ;

Verilen bir ödevi yapma ya da “büyümüş” olma heyecanı ile ilk kez gittiği tiyatro kapısında anlamadığı bir “ikram”ı bulsa bir genç kız ;

Evliliklerin,nişanların,buluşmaların yıl dönümleri ile doğum günlerinde tiyatroyu seçenler kapıda "o" "ikram" ile karşılansalar;

Ya da çok keyifli bir anın cilalanması için oyuncunun oyununda buluşmayı programlamış bir arkadaş grubu ,kapıda hiç de tercih etmeyecekleri bir “ikram” ile ağırlansalar ne olurdu acaba?


21 Eylül 2010 Salı

Tiyatrocunun Açmazı ve Maymunlaşma

Bir belgeselde izlemiştim. Ormana terk edilmiş çocuklar , bulunduklarında gözleri , kulakları yenmiş bir durumda , maymun gibi bedensel hareketler yapıyor,maymun gibi sesler çıkarıyordu. Ormana terk edilen çocukları bulan maymunlar ilk anın merakıyla  çocukları keşfederken (?)  talihsiz kazalar meydana geliyor daha sonra içgüdüsel bir şekilde  çocuklara sahip çıkıyor, onları büyütüyorlardı . Öğretmeni maymun olan insan, bir daha asla iflah olmuyor azıcık bir şey öğrense bile hayatının geri kalanını maymun olarak geçiriyordu.  

17 Eylül 2010 Cuma

Prag’da bir Tiyatro , AKM ve Emek Sineması

Prag’da eski şehrin meydanına  5 dakika uzakta  bir tiyatro var : “Estates Theatre” . Şehir haritasında  “Stavovské Divadlo” diye geçiyor.

O salonda Don Giovanni’yi seyrettiğimin ertesi günü tiyatroyu tanıtan bir tura katıldım. Binayı çatıdan bodruma gezdim. Üst kattaki Mozart salonunun penceresinden sokağa göz attım.  Gösteri salonuna  alıcı gözle bir daha baktım. Sahne altını inceledim , sofitaya göz gezdirdim.  Sokağın altından geçen tünelle  tiyatronun bağlandığı ve kullandığı eski bir konağı gezdim. Tesadüfen o sırada işçiler sahnede Don Giovanni  dekorunu söküp dışarıda bekleyen TIR’a taşıyorlardı. O gece bir başka salonda oynanacaktı Don Giovanni . Ertesi gün gene bu salona kurulacaktı dekor. Onların çektikleri ızdıraba tanık oldum.Meslek alışkanlığı ile zaten içeri girmeden önce binayı dışarıdan da incelemiştim.

Bina turunu tamamladıktan sonra beni gezdiren rehbere düşüncelerimi anlattım.

12 Eylül 2010 Pazar

Tiyatro ve Kestane Mevsimi

Oktay Akbal 1944 yılında yazdığı Önce Ekmekler Bozuldu isimli hikayesine şu cümlelerle başlar :
“Önce ekmekler bozuldu,sonra her şey.Çünkü yeryüzünde savaş vardı. İnsanlar sebebini bilmeden ölüyor, öldürüyorlardı.”
Kitabın içine düştüğüm tarihe göre hikayeyi  70’li yıllarda okumuşum. Üniversitede öğrenciydim.

O yıllarda haşlama mısır  Temmuz’da , kestane Ekim’de çıkıyordu piyasaya. Mısırın da kestanenin de mevsimi vardı . Kısa kalır giderlerdi. Kendini özletirdi mısır da kestane de.
Kestane , bana, tiyatro mevsimini müjdelerdi  o yıllarda. Tiyatrolar, kestane mevsimiyle  perde açardı  yeni sezona.

4 Eylül 2010 Cumartesi

“TARİHE TANIK” TİRAT

(Yazan: Melih Anık)

 (Öfkeli , kinayeli, saldırgan, küstah, pervasız , çılgın ,terbiyesiz tonlarda okunabilir. Oyuncunun üzerinde tiratta ismi geçen karakterlerden toplama bir giysi vardır.Yer yer zırh parçaları görülür orasında burasında. Kafasında demir miğfer, maske düştü düşecek. Oyuncu , seyircide “Gerçek olamaz , düş ” hissi uyandırsa iyi olur.  Oyuncu , sahneye girerken “düşman”arıyor sanki.Elinde kırmızı renkli , plastik bir gürz vardır.Uzun uzun bakınır)

Kararı verdim, cezayı kestim . ASTIM , samimiyetsiz , riyakârı, bacaklarından.
Herşeyi bilmesem de olur . Bildiğim bana yeter ! Zaten gerçek, ÇIRIL ÇIPLAK gözümün önünde ! BEN ! Kör müyüm !?