21 Aralık 2019 Cumartesi

Düzeyli Bir Aile Komedisi: Çat Kapı (Uygur Sanat Tiyatrosu)


Uygur Sanat Tiyatrosu Neil Simon’un ‘Come Blow Your Horn’ oyununu Çat Kapı ismiyle sahnelemiş. Uygur Sanat Tiyatrosu’nun sanat yönetmeni Süha Uygur. Metni  Bilge Koloğlu çevirmiş. Oyunu Bora Seçkin yönetmiş. Dekor Cihan Aşar, kostüm Buket Engin, ses&ışık Erkan Kaledibi, afiş tasarımı Galip Aksular, afiş fotoğrafı Eren Yiğit tarafından yapılmış. Yapımcı Filiz Senger.




Amerkalı oyun ve senaryo yazarı Neil Simon(1927-2018)’ın ilk oyunu olan Çat Kapı 1961 tarihli. 30’dan fazla oyun ve çoğunluğu kendi oyunlarından uyarladığı yaklaşık  aynı sayıda senaryo yazmış. Oscar ve Tony Ödülleri adaylıkları ve çeşitli ödülleri var. Simon Büyük Depresyon sırasında maddi ve manevi zorluklar yaşayan huzursuz bir ailede büyümüş.  Çocukluğunda yaşadığı çirkin ve acılı şeyler yüzünden komedi yazarı olduğunu söylermiş. Acıyı unutmak için gülünülecek şeyler yaz demiş kendine. Çat Kapı’yı üç yılda yazmış zira o sıralarda televizyon dizileri için metinler yazıyormuş aynı zamanda. Çat Kapı onun kariyerinde anıtsal bir eser olmanın yanında hayatının dönüm noktası olmuş. Tiyatro ve ben birbirimizi keşfettik diyormuş.


Simon’un oyunları sessiz çoğunluk hakkında. Evlilikte, arkadaşlıkta ve iş hayatında  sorunlu ilişkileri yaşayan çok tanınan tipleri ve aralarında geçenleri yazmış. Yazdıkları aslında evrensel olarak dünyada karşılığını bulan tipler ve olaylar. Bu nedenle pek çok ülkede seyirci bulmuş. Ülkemizde de Neil Simon oyunları oynandı ve sevildi. Simon’un oyunları genellikle yarı biyografik oyunlar sayılır. Zira kendi çocukluğundan, evliliklerinden(özellikle ilkinden) çok izler taşır. Simon beş kere evlenmiş. Bir aile yazarı olarak yaptığı evliliklerden bayağı malzeme çıkarmıştır sanırım. Çat Kapı’da da kendisine ve ağabeyi Danny’e göndermeler var. Alan Baker Danny, Buddy ise Simon’dan izler taşımakta. Simon oyunlarımı izlerseniz hayatımı izlemiş olursunuz demiş. Çat Kapı, Amerika’daki seks devrimi sırasında yazılmış. Gençlik özgürlük peşinde. Ebeveynlerden ayrı yaşamak kendi ayakları üstünde durmak, hayâllerin peşinde gitmek ve ebeveynleri yargılamak çok yaygın düşünceler o dönemde. Simon ailenin mikrokosmos olduğuna inanmış. Genellikle orta sınıfı yazmış.


Döneminde Simon’un oyunları televizyonlardaki sitkomların sahneye uygulanmış hâli sayılmış. Çat Kapı’da da yazarın komik sahneler ile kreşendolar yaratması çok başarılı. Annenin telefonda duyduklarını not almak için kalem bulamamasından dolayı yaratılan sahne Bilge Şen’in olağanüstü performansı ile oyunun zirvesi.

Oyunda iki oğul(Alan ve Buddy) anne ve baba(Mr. ve Mrs.Baker) iki komşu(Peggy ve Alberto) ve bir sevgili(Connie) var. Oğullar sert babanın balmumundan meyvalar üreten fabrikasında çalışıyor ama baba baskısından da bunalmış durumdalar. Babanın bütün hayatı işi. O nedenle oğullarının yaşamak istediği hayatı ve yapmak istedikleri işleri anlamıyor. Ona göre ‘Oyunlar biter, televizyonu kapatırsın ama balmumu meyvalar yüzyıllarca kalır’ Otoriter babanın ağır baskısı altında yaşamaktan bunalan küçük oğul Buddy baba evine bir mektup bırakarak evden kaçıp Alan’in yanına gelince  aile içi çekişmeler zirve yapıyor. On bir yaşında çalışmaya başlamış yirmi bir yaşında evlenmiş çoluk çocuğa karışmış ‘geleneksel’ baba kendi çocuklarından da aynısını bekliyor. Çocuklar ise özgürlük istiyor. Anne çocukların yanında yer alıyor. Ortaya eğlenceli, çok gülmeli bir oyun çıkıyor.       

Bir aile oyunu olan Çat Kapı Uygur ailesinin oyunu da olmuş denilebilir. Oyunu önce Nejat Uygur Bazıları Musakka Sever, ardından Süheyl&Behzat Uygur Tiyatrosu Benimle Oynar Mısın? ismiyle oynamış. Çat Kapı Süha Uygur’un sanat yönetmenliği ile Uygur Sanat Tiyatrosu tarafından sahneleniyor bu kez. İlk iki oyun uyarlama sonuncusu yazıldığı gibi.  

Oyun Kadir İnanır, Müjdat Gezen ve Hulusi Kentmen’li Uyanık Kardeşler’i anımsatacaktır izleyicilere.  Hulki Saner’in senaryosunu  yazdığı ve yönettiği film(1974) Neil Simon’dan izler taşıyor.

Oyunun yazıldığı senede henüz akıllı telefonlar hayatımızı esir almadığı için ev telefonu oyunda çok önemli bir yer tutuyor. Yönetmen oyundaki daire kapısının üstüne 1963 yazdırarak çok güzel bir şey yapmış. Bu epik bir dokunuş. Aslında oyunu seyrederken yazılı tarihi unutuyorsunuz. Zira olaylar ve ilişkiler çok evrensel ve güncel. Ama zaman zaman kapı sizi bugünden o güne götürüp götürüp getiriyor. Her ne kadar dekor ve kostümler ‘60’lara odaklanmış ama bugüne konuşlanmış oyunculuklar oyunu güncelleştiriyor.  Bu nedenle oyunun ismini de çok anlamlı buldum. Çat kapı hem oyundaki trafiğin merkezi olan kapıya gelenleri hem de zaman içinde dolaşımı anlatan bir simge olmuş. Kişiler çat orada çat burada, çat geçmişte çat bugünde.  Ben bu trükü çok sevdim.

Aslına bakarsanız oyunun özgün ismi ‘Come Blow Your Horn’ (kendinin) beceri ve başarılarından övünerek bahset anlamında kullanılan bir deyim. Uygur Sanat tiyatrosu Çat Kapı isminin altına ‘Kimin borusu ötecek?’ yazarak baba ile çocuklar arasında çekişme sonunda kimin dediği olacak şeklinde bir anlam kayması yapmış ama çok da yanlış sayılmaz.


Bilge Şen(Mrs.Baker), Selçuk Soğukçay(Mr.Baker), Somer Karvan(Alan), Lemi Filozof(Buddy), Burcu Tuna(Connie), Burcu Cavrar(Peggy), Güray Yazıcı(Alberto)’dan oluşan ekip şahane oynuyor. Bilge Şen iyi oyunculuğuna tecrübesi ile doğallığı, sempatiyi samimiyeti katarak oyunun başarısında çok etkili oluyor. Hem oyunu hem seyirciyi ısıtıyor. Özellikle kalem bulamadığı telefon sahnesinde seyirciyi yakalayıp günlük hayatından koparıp oyunun içine çekiyor. Lemi Filozof bir rolün iki hâlinde de çok başarılı. Çok güzel bir sahne ışığı ve sempatisi var. Somer Kavran canlandırdığı rolün tüm duygularını yaşattı bize. İyi bir oyuncu.  Selçuk Soğukçay çok tanıdık bir baba oynuyor. Canlandırdığı rol ile diğer rolleri anlamamızı sağlıyor. Şaşırma içeren birkaç sahnesini fazla abartılı buldum. Sanırım bu yönetmen tercihi ama oyunun genelindeki doğallıktan uzak görünüyor bu sahneler.  Burcu Tuna hareketten duyguya giden bir oyunculuk gösteriyor. Disiplinli ve epik özellikleri ağır basan bir oyunculuk hissi verdi bana. Burcu Cavrar’ın oyunculuğunda duygu önde geliyor. Duygu mimik ve jestlerini tetikliyor. Yapmacık olmayan bir sarışın çiziyor.  Her iki oyuncu da çok başarılı. Güray Yazıcı rolünün sınırlı imkânları içinde sempatik bir komşu  karakteri çiziyor.       

Ben çok severek seyrettim oyunu. Kendimi kaptırdım demem daha doğru. Oyuncular ve oyun beni içine çekti. Zihnen yaşadığım hayattan uzaklaştığımı oyun bitince fark ettim. Bugünkü tiyatromuzdaki iyi örneklerden biri. Her ailede yaşanan bir konu üzerine kurulmuş, sululuk yapmayan ve iyi oynanan bir komedi seyretmek, eğlenmek ve gülmek istiyorsanız seyredin.

Melih Anık

Ümit Yesin’in vefatı dolasıyla oyuna Selçuk Soğukçay katılmış. Yesin’i rahmetle anıyorum.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder