Uygur Sanat
Tiyatrosu Neil Simon’un ‘Come Blow Your Horn’ oyununu Çat Kapı ismiyle
sahnelemiş. Uygur Sanat Tiyatrosu’nun sanat yönetmeni Süha Uygur. Metni Bilge Koloğlu çevirmiş. Oyunu Bora Seçkin
yönetmiş. Dekor Cihan Aşar, kostüm Buket Engin, ses&ışık Erkan Kaledibi,
afiş tasarımı Galip Aksular, afiş fotoğrafı Eren Yiğit tarafından yapılmış.
Yapımcı Filiz Senger.
Amerkalı oyun
ve senaryo yazarı Neil Simon(1927-2018)’ın ilk oyunu olan Çat Kapı 1961
tarihli. 30’dan fazla oyun ve çoğunluğu kendi oyunlarından uyarladığı yaklaşık aynı sayıda senaryo yazmış. Oscar ve Tony
Ödülleri adaylıkları ve çeşitli ödülleri var. Simon Büyük Depresyon sırasında
maddi ve manevi zorluklar yaşayan huzursuz bir ailede büyümüş. Çocukluğunda yaşadığı çirkin ve acılı şeyler
yüzünden komedi yazarı olduğunu söylermiş. Acıyı unutmak için gülünülecek
şeyler yaz demiş kendine. Çat Kapı’yı üç yılda yazmış zira o sıralarda
televizyon dizileri için metinler yazıyormuş aynı zamanda. Çat Kapı onun
kariyerinde anıtsal bir eser olmanın yanında hayatının dönüm noktası olmuş.
Tiyatro ve ben birbirimizi keşfettik diyormuş.
Simon’un
oyunları sessiz çoğunluk hakkında. Evlilikte, arkadaşlıkta ve iş hayatında sorunlu ilişkileri yaşayan çok tanınan
tipleri ve aralarında geçenleri yazmış. Yazdıkları aslında evrensel olarak dünyada
karşılığını bulan tipler ve olaylar. Bu nedenle pek çok ülkede seyirci bulmuş.
Ülkemizde de Neil Simon oyunları oynandı ve sevildi. Simon’un oyunları
genellikle yarı biyografik oyunlar sayılır. Zira kendi çocukluğundan,
evliliklerinden(özellikle ilkinden) çok izler taşır. Simon beş kere evlenmiş.
Bir aile yazarı olarak yaptığı evliliklerden bayağı malzeme çıkarmıştır
sanırım. Çat Kapı’da da kendisine ve ağabeyi Danny’e göndermeler var. Alan
Baker Danny, Buddy ise Simon’dan izler taşımakta. Simon oyunlarımı izlerseniz
hayatımı izlemiş olursunuz demiş. Çat Kapı, Amerika’daki seks devrimi sırasında
yazılmış. Gençlik özgürlük peşinde. Ebeveynlerden ayrı yaşamak kendi ayakları
üstünde durmak, hayâllerin peşinde gitmek ve ebeveynleri yargılamak çok yaygın
düşünceler o dönemde. Simon ailenin mikrokosmos olduğuna inanmış. Genellikle
orta sınıfı yazmış.
Döneminde
Simon’un oyunları televizyonlardaki sitkomların sahneye uygulanmış hâli
sayılmış. Çat Kapı’da da yazarın komik sahneler ile kreşendolar yaratması çok
başarılı. Annenin telefonda duyduklarını not almak için kalem bulamamasından
dolayı yaratılan sahne Bilge Şen’in olağanüstü performansı ile oyunun zirvesi.
Oyunda iki
oğul(Alan ve Buddy) anne ve baba(Mr. ve Mrs.Baker) iki komşu(Peggy ve Alberto)
ve bir sevgili(Connie) var. Oğullar sert babanın balmumundan meyvalar üreten fabrikasında
çalışıyor ama baba baskısından da bunalmış durumdalar. Babanın bütün hayatı
işi. O nedenle oğullarının yaşamak istediği hayatı ve yapmak istedikleri işleri
anlamıyor. Ona göre ‘Oyunlar biter, televizyonu kapatırsın ama balmumu meyvalar
yüzyıllarca kalır’ Otoriter babanın ağır baskısı altında yaşamaktan bunalan
küçük oğul Buddy baba evine bir mektup bırakarak evden kaçıp Alan’in yanına
gelince aile içi çekişmeler zirve
yapıyor. On bir yaşında çalışmaya başlamış yirmi bir yaşında evlenmiş çoluk
çocuğa karışmış ‘geleneksel’ baba kendi çocuklarından da aynısını bekliyor.
Çocuklar ise özgürlük istiyor. Anne çocukların yanında yer alıyor. Ortaya
eğlenceli, çok gülmeli bir oyun çıkıyor.
Bir aile oyunu
olan Çat Kapı Uygur ailesinin oyunu da olmuş denilebilir. Oyunu önce Nejat
Uygur Bazıları Musakka Sever, ardından Süheyl&Behzat Uygur Tiyatrosu
Benimle Oynar Mısın? ismiyle oynamış. Çat Kapı Süha Uygur’un sanat yönetmenliği
ile Uygur Sanat Tiyatrosu tarafından sahneleniyor bu kez. İlk iki oyun uyarlama
sonuncusu yazıldığı gibi.
Oyun Kadir
İnanır, Müjdat Gezen ve Hulusi Kentmen’li Uyanık Kardeşler’i anımsatacaktır
izleyicilere. Hulki Saner’in senaryosunu
yazdığı ve yönettiği film(1974) Neil Simon’dan
izler taşıyor.
Oyunun
yazıldığı senede henüz akıllı telefonlar hayatımızı esir almadığı için ev
telefonu oyunda çok önemli bir yer tutuyor. Yönetmen oyundaki daire kapısının
üstüne 1963 yazdırarak çok güzel bir şey yapmış. Bu epik bir dokunuş. Aslında oyunu seyrederken
yazılı tarihi unutuyorsunuz. Zira olaylar ve ilişkiler çok evrensel ve güncel.
Ama zaman zaman kapı sizi bugünden o güne götürüp götürüp getiriyor. Her ne
kadar dekor ve kostümler ‘60’lara odaklanmış ama bugüne konuşlanmış
oyunculuklar oyunu güncelleştiriyor. Bu
nedenle oyunun ismini de çok anlamlı buldum. Çat kapı hem oyundaki trafiğin
merkezi olan kapıya gelenleri hem de zaman içinde dolaşımı anlatan bir simge
olmuş. Kişiler çat orada çat burada, çat geçmişte çat bugünde. Ben bu trükü çok sevdim.
Aslına
bakarsanız oyunun özgün ismi ‘Come Blow Your Horn’ (kendinin) beceri ve
başarılarından övünerek bahset anlamında kullanılan bir deyim. Uygur Sanat
tiyatrosu Çat Kapı isminin altına ‘Kimin borusu ötecek?’ yazarak baba ile
çocuklar arasında çekişme sonunda kimin dediği olacak şeklinde bir anlam
kayması yapmış ama çok da yanlış sayılmaz.
Bilge
Şen(Mrs.Baker), Selçuk Soğukçay(Mr.Baker), Somer Karvan(Alan), Lemi
Filozof(Buddy), Burcu Tuna(Connie), Burcu Cavrar(Peggy), Güray
Yazıcı(Alberto)’dan oluşan ekip şahane oynuyor. Bilge Şen iyi oyunculuğuna
tecrübesi ile doğallığı, sempatiyi samimiyeti katarak oyunun başarısında çok
etkili oluyor. Hem oyunu hem seyirciyi ısıtıyor. Özellikle kalem bulamadığı
telefon sahnesinde seyirciyi yakalayıp günlük hayatından koparıp oyunun içine çekiyor.
Lemi Filozof bir rolün iki hâlinde de çok başarılı. Çok güzel bir sahne ışığı
ve sempatisi var. Somer Kavran canlandırdığı rolün tüm duygularını yaşattı
bize. İyi bir oyuncu. Selçuk Soğukçay
çok tanıdık bir baba oynuyor. Canlandırdığı rol ile diğer rolleri
anlamamızı sağlıyor. Şaşırma içeren birkaç sahnesini fazla abartılı buldum.
Sanırım bu yönetmen tercihi ama oyunun genelindeki doğallıktan uzak görünüyor
bu sahneler. Burcu Tuna hareketten
duyguya giden bir oyunculuk gösteriyor. Disiplinli ve epik özellikleri ağır
basan bir oyunculuk hissi verdi bana. Burcu Cavrar’ın oyunculuğunda duygu önde
geliyor. Duygu mimik ve jestlerini tetikliyor. Yapmacık olmayan bir sarışın
çiziyor. Her iki oyuncu da çok başarılı.
Güray Yazıcı rolünün sınırlı imkânları içinde sempatik bir komşu karakteri çiziyor.
Ben çok
severek seyrettim oyunu. Kendimi kaptırdım demem daha doğru. Oyuncular ve oyun beni
içine çekti. Zihnen yaşadığım hayattan uzaklaştığımı oyun bitince fark ettim. Bugünkü
tiyatromuzdaki iyi örneklerden biri. Her ailede yaşanan bir konu üzerine
kurulmuş, sululuk yapmayan ve iyi oynanan bir komedi seyretmek, eğlenmek ve
gülmek istiyorsanız seyredin.
Melih Anık
Ümit Yesin’in
vefatı dolasıyla oyuna Selçuk Soğukçay katılmış. Yesin’i rahmetle anıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder