1 Mayıs 2014 Perşembe

"Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan" (KarmaDrama)

“Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan” oyununun  ismini ilk duyduğumda aklıma Mario geldi hemen. Ateşli Sabır’ı seyrettiğimde Postacı filmindeki Mario aklımdaydı. Ateşli Sabır’da da Mert Turak çok hoş bir karakter yaratmıştı. Belki de Mario’yu hatırlamamın nedeni bu. Postacı filminin saf, temiz postacısının ağzından çıkan sıcacık,  samimi, sevgi dolu bir sesleniş. “Sen ölürsen hayatım bomboş kalacak”ın başka türlü ifadesi. “Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan”ı seyretmeye bu duyguyla karar verdim.

Oyunu  A.Togay Kılıçoğlu derlemiş ve yönetmiş. KarmaDrama oyunu şöyle anlatılmış: “Şili'li ozan Pablo Neruda'nın 1965-1973 yılları arasındaki hayatının önemli anlarının derlendiği bu eserde; ozanın Şili, İspanya iç savaşı ve hayatına ait dönüm noktaları şiirleri, güncesi, Antonio Skarmeta’nın Neruda için yazdığı “El Cartero de Neruda (Neruda’nın postacısı) adlı eserden alıntılarla aktarılmaktadır.”

Oyunun başlangıcında oyun metninde ağırlığın Skarmeta’nın Ateşli Sabır oyunundan geldiği; bu nedenle “zenginleştirilmiş Ateşli Sabır” seyrediyorum hissine kapıldım. (KarmaDrama Skarmeta'nın romanından yola çıktığını belirtiyor.) Her ne kadar Ateşli Sabır’dan farklı olarak Neruda’nın hayatına ilişkin tarihsel çerçevenin çizilmesi daha çok derinleşse de oyun sonunda beni tam anlamıyla doyurmayan bir şeyler vardı. Sanki bir şeyler eksik kalmıştı.

Bende bıraktığı izleri doğru tanımlayabilmek için oyunu hemen yazmadım. Aradan geçen zaman sonunda kendime göre aklımı kurcalayan şeyi teşhis ettim. “Lütfen ölmeyin sevgili ozan”ın bir metafor olarak kullanılmaması bana eksik gelmişti. Bana Mario’yu hatırlatan sözlerin daha geniş bir perspektiften bakılarak Neruda gibi anıt kişilerin hayatımızdan çıkmaması gerektiği mesajını hissetmek istiyordum. Zira ölümsüz olan Neruda’nın edebî ve siyasî kişiliği ve eserleri tüm halkların tesellisi, dayanağı, yol göstericisidir/olmalıdır. İçimizdeki ateşi taze tutan, geleceğe sabırla ve tutkuyla bakabilmemizin yolu; vicdanın ve mücadelenin anlamı Neruda’yı hiçbir zaman öldürmemekten geçer. “Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan”da olması gereken, bulamadığım bu duygu/sesleniş idi. Oyun, bu anlama yönelik ihtiyacı olan coşkudan uzaktı. Sahildeki çakılları döven dalgaların tutkusunu, gökte birden kararan bulutların arkasından güneşin görüneceği umudunu hissettirmedi bana. Belki de o nedenle oyunun hemen başlarında adını koyamadığım bu duygu nedeniyle Nalan Gıdak Doğan, Damla Özen Kılıçoğlu ve A.Togay Kılıçoğlu’nun seslerinden ve yorumlarıyla dinlediğim Neruda’nın sözlerine, şiirlerinin güzelliğine, bir oyun yerine bir şiir gösterisi seyretmeye bıraktım kendimi. Bundan da çok memnun oldum.

"Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan", 2009’da kurulan KarmaDrama’nın ilk oyunu imiş. Sırasıyla “Kökler”, “Kahvede Şenlik Var”, “Kod Adı: Limonata” isimli oyunlardan sonra aynı oyunu tekrar sahneye çıkarma ihtiyacı hissetmiş olmalarını anlıyorum. İlkini seyretme şansım olmadığı için “oyundaki yenilenmeyi ve farklı bir tarzı” anlama şansım yok ama  Neruda’nın hayatını anlatmak yerine yukarıda değinmeye çalıştığım hususların öne çıkarılmasının daha iyi olacağı düşüncesindeyim.

Oyun sade bir dekor içinde oynanıyor. Bir video perdesi önünde üç sandalye ve baştan ayağa beyaz kostümler (Maskara by Altınok)  içinde üç oyuncu, sözü öne çıkaran bir performans sergiliyor. Önden gelen görüntülerin perdeye yansıması sırasında kesiklik olmaması için oyuncuların beyaz kostümler giymesi iyi bir düşünce. Ancak sahne aydınlanır aydınlanmaz gördüğüm kostümlerin biçimi bana uzak doğu sporcularını hatırlattı ki bunun oyunla ilgisini çok kuramadım ve alışmam zaman aldı. Oyunun anlatımına ilave bir etkisini görmediğim ses ve ışık Zeynep Üstünsöz’e ait.

“Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan” Neruda’yı hatırlamak için fırsat yaratan bir gösteri.

İlk defa seyrettiğiniz bir topluluğun yaptığı işleri ve amaçlarını öğrenmek onları anlamanıza yardım eder. Bunun için KarmaDrama’yı kendi ifadeleri ile anlatmak isterim: “KarmaDrama yalnızca bir tiyatro değil, görsel sanatların pek çok alanında ürünler sunabilen, tüm disiplinleri kullanan bütünleşik bir yapıdır. Adındaki 'KARMA' kelimesi buradan gelir. KarmaDrama 'bileşik' yazılır, her iki kelimenin baş harfleri de büyüktür. Biz şu anda Eğitim, Genç, Çocuk, Dans ve Kitap olmak üzere beş alt ana başlık altında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Eğitim birimimizin bünyesinde, konusunda son derece yetkin psikolog, pedagog ve eğitmenlerle, hem yetişkinlere hem de genç ve çocuklara görsel sanatlar konusunda çok çeşitli eğitimler sunuyoruz.“

KarmaDrama, böbrek hastası gençlerle yürüttüğü tiyatro çalışmaları, görme engelli ilkokul çocuklarıyla drama ve değişik disiplinlerle sanat atölyeleri gibi sosyal sorumluluk projelerinde de etkin. Ayrıca çalışan tiyatrosu da yapıyor. KarmaDrama, "Yorgun Dünya ve Kötü Gezegen Kalimara" ile "Diş Fırçası ve Macun Mikroplara Karşı" adlı iki oyunla kukla tiyatrosu yapmaya başlamış.

Şunu belirtmem gerekiyor, KarmaDrama’nın önemsediği değerler konusunda onlarla aynı dünyaya ait olduğumu hissettim. Önümüzdeki sezon planları içinde olduğunu söyledikleri Aristophanes’in “Eşek Arıları” ve Civan Canova'nın "Neon" adlı oyunların, onların değer, disiplin ve anlayışıyla yorumlanmasını seyretmek isterim.

Melih Anık


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder