16 Ocak 2023 Pazartesi

Kırmızı Donlu Hamlet 2022 (İBBŞT)

 Tiyatro Mottom:

Sahnedeki oyun hayatı fark etmemizi sağlıyor hayatı daha iyi okumamıza yardım ediyor hayata ilişkin pratik yaptırıyor mu? Tiyatro niye var?

Bu yazı üç saat süren oyunu seyretmek isteyen ya da seyreden meraklı seyircilere yol göstermek için yazıldı.

Oyunun Tarihsel Geçmişi

12. yüzyılın başlarında ölen Danimarkalı tarihçi Grammaticus Danimarka Tarihi isimli kitabında halk arasında yaygın bir söylence olan Amleth’i yazmış.

Belleforest bu hikayeyi 1567’de İngilizceye çevrilen Trajik Öyküler’ine dahil etmiş. 

Shakespeare de Hamlet’in konusunu Belleforest’ten almış.

Kimine göre Shakespeare yakınlık duyduğu ve hemen hemen Hamlet ile aynı durumda olan Earl of Essex’in ruhsal durumunu anlayabilmek için yazmış olabilir.

1594’de oynanan Ur Hamlet’in İspanyol tragedyası yazarı Thomas Kyd’in elinden çıktığına inanılır. Bu oyun kaybolmuştur ama uzmanlar Shakespeare’in bu oyundan yararlandığı olasılığını önemserler.

Öte yandan  Aeschylos’un Orestos üçlemesinde Sophocles’in Electra’sında aynı konu işlenmiştir. Shakespeare’in o eserleri okuduğuna dair bir kanıt yoktur.



Hamlet Üzerine Yapılan Araştırmalar Yorumlar

Hamlet ile ilgili geçmiş  tiyatro yapıcılarına cesaret vermiş gibidir.  ‘Shakespeare de başkasından almış biz de onun oyununa istediğimizi yapabiliriz’ anlayışı ile Shakespeare’e farklı elbiseler giydirmeyeni dövüyorlar sanırım. Dünyada en çok oynanan oyunlardan biri olan Hamlet’in neredeyse her sahnelenişi farklı bir yorumdur.  1936’da yayımlanan Hamlet Bibliography’de (Raven) 1935 yılına kadar Hamlet üzerine çıkan kitap ve inceleme sayısı 2167 olduğu belirtilmiş. Hamlet’i eleştiren ya da sahneleyen herkes oyun sanki ilk kez ele alınıyormuş gibi yepyeni bir yorumla eleştirmek ve sahnelemek gayreti içinde olur. Bu kadar çok uğraşılan bir oyun ile ilgili saçma sapan şeyler söylenmiştir. Claude Williamson’un 1661 ile 1947 yılları arasında Hamlet’in kişiliği üzerine yapılan yorumları derlediği neredeyse 800 sayfalık “Hamlet’in Kişiliği Üzerine Yorumlar” bu gerçeği ortaya koyar. (Mina Urgan)

Öte yandan Ayşegül Yüksel Hamlet ile ilgili psikolojik araştırmalardan bahseder ve sahneye koyucuların psikoloji uzmanlarının yorumlarından yararlandıklarını ve psikoloji kavramlarını ya da çözümleme yaklaşımlarını kullandıklarından bahseder.  Hamlet konusunda da malzeme de çok boldur.

Her Hamlet sahnelemesi yeni bir yorumdur. Sanki gökyüzü altında söylenmemiş söz yoktur. Ama dönemler ve nesiller değiştikçe yeni yeni Hamlet’ler görülecektir. Engin Alkan gibi araştıran bir tiyatro yapıcının da birikimi  anlayışı ve kişiliği ile Hamlet sahnelemesi en doğal hakkıdır. O da Hamlet’e kendi imzasını atmak istemiştir. (Ödenekli tiyatroda klasik eser sahnelenmesi konusuna yazımın içinde değindim.)

Alkan’ın Hamlet’ini eleştirirken ‘Bu da olur mu?’ deyip kestirip atmak  yerine  sahnelemeyi anlamaya çalıştım.

Hadi başlayalım.

Hamlet’in Konusu

Hamlet  babasını öldüren amcasının,  annesi ile evlenerek ülkenin kralı  olmasıyla hayatı darmadağın olan  otuz yaşında bir gencin yaşadıklarını/hissettiklerini anlatan bir oyundur. Üstelik o genç cinayeti ona hayalet olarak  görünen babasından öğrenir.  Hamlet durumu zihninde o kadar çok tartar ki düşünmeleri öfkesini bulanıklaştırır bütün oyun  intikamını almak için yapması gerekeni aramak ve karar vermeye çalışmak ile geçer. Oyunun ilk versiyonu altı saat sürüyormuş. Engin Alkan üç saatte Hamlet’in düşünmelerine tereddütlerine son verir.

Engin Alkan Rejisinin Ana Hatları

Alkan  Hamlet’in oyun sonunda ölürken en yakın arkadaşı Horatio’ya ‘Biraz daha katlan bu kötü dünyamıza benim hikayemi anlatmak için’ repliğinden yola çıkmış. Hamlet Horatio’ya tarihi bir görev vermiştir. Hamlet müzesine(anıt mezar?) giren turist(oyunculuk eğitimi alan bir genç) Hamlet metnini okurken Horatio olur eski Kral’a ait olduğunu sonradan anladığımız mezar önünde selfie çekerken yanında Hamlet’i görür. O andan itibaren Horatio Hamlet’in(oyunun) gözlemcisi oluyor.  Oyun boyunca sahnede bir kenarda duruyor/oturuyor bizim gibi oyunu seyrediyor. Sonlara doğru turist Horatio gene kitabına dönerek açtığı parantezi kapatıyor. Öyle yansımıyor ama siz Horatio anlatıyor da diyebilirsiniz ki bu bence çok iyimser bir yorum olur. Zira Horatio’nun varlığı var ile yok arasında yoka yakındır. İşlevsiz bir figür olmuştur. Mina Urgan Hamlet’in bir ‘Düşünce tragedyası’(Schlegel) olduğunu söylüyor. Tragedyası düşünceye düşman bir çevre içinde yaşamasından kaynaklanır. Hamlet düşüncelerini arkadaşı Horatio’dan başka hiç kimseye açıkla(ya)maz. İşte o Horatio Alkan’ın rejisinde sessiz bir muhabir olmuştur. Hamlet onunla paylaştığı şeyleri de kendi kendine söyler. Yâni kendi söyler kendi dinler. Hamlet’in meşhur tiratları da özensiz geçilince ‘düşünce adamı Hamlet' imajı silikleşmiştir. Horatio’nun oyuna bu şekilde katılması oyunun epik yanıdır ama iki epik parantez içindeki oyun dramatiktir.

Alkan Hayalet’i de oyundan çıkarmış. Bu daha önce de çok denenmiş bir trük. Ben de yönetsem çıkarırım. Ama Alkan hayaleti gerçekten çıkarmış mı?  Hayalet’in geldiğini aydınlatılan mezar ve sahne yanlarındaki panolardan anlıyoruz. Hayalet’in rengi beyaz ki bu ruhlara uygun bir renk.  Hayaleti duymuyoruz ama hayaletin ne dediğini Hamlet’in repliklerinden anlıyoruz. (Bunu oyun metnini bilenler anlıyor. Sıradan seyirci için ise ‘Ruh geldi!’) “Hayalet değil o Hamlet’in zihnindeki  aydınlanma(elektriklenme)”  diyebilirsiniz elbette. Eğer öyleyse ki muhtemelen öyle ışığa gerek yok. Zira her elektriklenme için ışıkları yakıp söndüreceksiniz oyun boyunca zihni elektrik dolu Hamlet’i  titreşen ışıklar altında oynatmak gerekir. Eğer halisünasyonlar görüyorsa Hamlet’in deli taklidi yapması da inandırıcı değil o durumda. Adam basbayağı çatlak demektir. Öyle mi? Aslında deli rolü ile söylediklerinden sorumlu tutulmayacak buna karşılık Kral ve Kraliçe’yi tedirgin edecektir.(A.Yüksel) Hayalet ile ilişkisi sonraki sahnelerdeki Hamlet’i zor durumda bırakıyor. (Hayalet’i görüyor mu yoksa kafasının içinde mi?) Palyaço burun takıp kırmızı don ve topuklu terliklerle sahneye girdiği sahnedeki Hamlet’i. (Kaçık rolü bunu yaptırıyor Alkan'a göre. Bence basit.)  O sahnede Alkan’ın rejisine göre rol yapıyor Hamlet. Yutturuyor da. Polonius  ‘Deli olmasına deli ama mantığı da yok değil’ diyor. Mantıklı bir delilik yâni.  Hamlet de söyler zaten ‘Kaçık rolünü oynamaya başlamalı’. 

Hayalet ve Fortinbras Üzerine Düşünceler

Bazı rejilerde Hayalet’i Hamlet’e oynatmışlar. Hamlet Kral’ı zor duruma düşürmek ve taraftar toplamak için kendisi bir tanık uydurmuş(sanki). Hayalet ile ilgili en yaratıcı yorumu şahane bir Hamlet çevirisi yapan Tarık Günersel’den duymuştum. Günersel Norveç Kralının yeğeni Fortinbras’ın  Danimarka’yı karıştırıp verdikleri toprakları geri almak  ve böylelikle eski bir hesabı kapatmak için yerli işbirlikçileri ile  hayalet oyununu oynattığı olasılığını söylemişti. (Dış güçler bizde çok kullanılır, değil mi?) Fortinbras karakteri Hamlet oyununun siyasi boyutunu gösterir. Komşu iki ülke Norveç ile Danimarka arasında süren çekişmeyi vurgular. Oyun içinde Demokles’in kılıcıdır.  Oyun sonunda Fortinbras iç çekişmelerle dağılmış ülkeyi geri alır. (Bu bize ders olmaz mı?)  Ama Alkan’a göre Fortinbras yok oyunda. Shakespeare’in yararlandığı metinlerde de Fortinbras’ın olmadığı, oyuna  Shakespeare’in eklediği düşünülüyor.(Ayşegül Yüksel) Alkan da ilk oyuna dönmek istemiş herhalde. Ayşegül Yüksel Shapiro’dan yaptığı bir alıntıda Shakespeare’in çağına olan duyarlığını vurguluyor : “Eski dinsel inancın yerine yenisinin geldiği bir dünyaya doğmuş Elizabeth’in  ve Tudor Hanedanı’nın sonunun gerilimli bekleyiş sürecini yaşamış Shakespeare tanıdık bir geçmiş ile belirsiz bir gelecek arasındaki korkunç boşlukta yaşamanın anlamını resmetmiştir” İçinde yaşadığımız dünya bundan daha iyi nasıl anlatılabilir. Fortinbras’ı çıkarırsanız oyunun toplumsal/siyasi yönü kalmaz. Alkan öyle istemiş belli ki. 

Hamlet’in Psikolojik İncelemesi ve Engin Alkan Rejisi

Alkan oyunu Ayşegül Yüksel’in ayrıntılı olarak anlattığı ‘Psikoloji Biliminde Hamlet Yorumları’ çerçevesinde ele almış. Freud  Oedipus kompleksi ya da Elektra karmaşası ile açıklamış ama Hamlet’in annesiyle sevişme isteği taşımadığını söylemiş. Amca Kral Hamlet’in bastırılmış çocukluk isteklerini somut olarak gerçekleştirmiş. Hamlet’e dokunan da bu imiş. Ernest Jones’a göre Hamlet Ophelia’yı gerçekten sevdiğinde değil başka erkekleri hep ona yeğlemiş olan annesine nispet olsun diye seçmiş. Lacan’a göre temel sorun fallusa kimin sahip olduğudur. Bir zamanlar eski Kral’ın(babanın) simgelediği fallus artık annesiyle evlenen amca Kraldır. Alkan Hamlet’in annesi ile ilişkilerinde bilinç altı hisleri gösterme eğilimindedir. Hamlet’in annesinin elbisenin omuzlarını sıyırması çıplak omuzlarını tutması sonra peruğunu ve elbiselerini çıkartması  bu eğilimin dışa yansımasıdır. Oyunun en ilginç ânı Ophelia’nın boğulmasına tanık olan(bu özgün oyunda yok) Kraliçe’nin onu kurtarmak amacıyla harekete geçen korumayı bir el hareketi ile durdurmasıdır. Bu jest annenin de Hamlet’e karşı ‘boş’ olmadığını gösterir Alkan’a göre. Oğlunun sevgilisinin ölümüne göz yumarak oğlunu bir başkasıyla paylaşmak istemediğini gösterir. Takip eden sahnede Kraliçe Laertes’e olayı –dili geçmiş zamanda anlatır. Olayı hem görmüş hem görmemiş gibidir. Halide Edib çevirisinde –mış’lı zaman kullanmıştır. T.S Eliot ‘Bir ananın işlediği suçun bir oğulda ne gibi tepkiler uyandırdığı’ olduğunu söylemiş. Alkan buna yakın/yatkın.

Rogers Gardner ‘Bilge yaşlı adam ile baştan çıkarıcı anne arketiplerini uzlaştırmaya uğraşır. Kahramanın ilgisi bir zamanlar annesiyle yaşamış olduğu sevgi dolu birlikteliği yeniden yaşama yönündedir. Hamlet’in sorunu yaratıcılığın sezginin incinebilirliğin gizemin simgesi olan kadınca yanını bastırdığını görmekteki başarısızlığıdır. Jung’a göre insanı olması gerektiği gibi gösteren persona(maske) içsel olarak kadınsılıkla özdeşleştirilen zayıflıkla dengelenir. Birey dışsal olarak güçlü erkek rolünü oynadıkça içsel olarak kadınlaşır. Hamlet narsist coşkulu kadınsı fallik özellikleriyle sonsuz oğlan çocuk arketipine sıkışıp kalmıştır.’ (A.Yüksel) Alkan’ın Hamlet’i kırmızı don ve parıltılı terlikle sahneye çıkarması yukarıdaki yorumlara eğilimini göstermektedir. Kırmızı donlu Hamlet bu oyunu magazinsel olarak konuşulur hale getirdi. Öte yandan Mina Urgan’a göre Hamlet’in kadınsı yönü yoktur. Üstelik saldırgan belalı bir erkektir. Rosencrantz ve Guildenstern’i acımasızca ölüme gönderir. Laertes ile dövüşür. Polonius’u öldürür. Kral’ın ağzına zehir dolu kupayı boşaltır.(Koruma nerelerde?) Ama yönetmen özgürlüğü diye de bir şey var. 

Alkan’ın bir başka yorumu şu replikten kaynaklanıyor(sanki)

Hamlet: (oyuncuya) ‘Vay benim eski dostum. Sen amma da sakal koyuvermişsin ben görmeyeli. Allah vere de sesin kalp  altınlar gibi çatlak çıkmasa boğazından’ Shakespeare döneminde kadın rollerini erkek çocuklar oynarmış.  Oyun içindeki oyunda kraliçeyi oynayan  oyuncunun peruğunu çıkardığı zaman ortaya çıkan görüntüsü otuz yaşındaki Hamlet’in çocuk rolünde gördüğü oyuncunun Hamlet’ten daha çabuk yaşlandığı izlenimini veriyor. Zaman ona çok acımasız davranmış olmalı(!) Batista adeta bir ‘drag queen’. Batista’yı bu kadar uç noktaya götürmeye gerek var mı?

Engin Alkan Rejisinde Kadınlar

Sahneye holiganların sırtında ve onların tezahüratlarıyla gelen Kral'ın yanında Kraliçe ‘Yaşasın Danimarka’ diyor ki bu önemsenecek bir çıkış. Bu Kraliçe’nin ülkenin bütünlüğüne olan hassasiyetini gösteriyor ki Amca Kral ile evlenmesinin bir mazereti olarak yorumlanabilir. Alkan’ın Hamlet’inde Kraliçe ve Ophelia dışında sahnede kadın yok. Danimarka’da kadın kalmamış gibi bir  izlenim doğuyor. Kraliçenin(kadınların) de taraftarı olmalı.  Keşke Alkan  Kral’ı omuzlarında sloganlarla sahneye taşıyan futbol holiganı gibi duran saray erkeklerinden bazısını kadın yapsaydı da holiganlar azalsaydı.  Batista’yı erkek oyuncuya oynatan Alkan bunu yapabilirdi. Ayrıca bu Shakespeare dönemine de uyardı.

Engin Alkan Rejisinde Gözüme Batanlar

Fötr şapkalı Polonius’un oğluna nasihat ederken ve de Kraliçe’ye akıl verirken cebinden çıkardığı defterde yazılanları mekanik olarak tekrarlaması onun bir budala olduğunu göstermek için yapılmış sanki. Polonius ‘aptal ve yandaş politikacı’ tipine bir gönderme sanki.  Oyunda aykırı duruyor. (‘Çıkıntı’ deniyor böylelerine.) Oyunda ‘Zavallı’ olarak dolaşan Polonius’un Hamlet’i annesinin çağırdığını haber verirken  ‘babalanması’ hoyratlaşması olmamış.

Horatio’yu cep telefonu ve selfie ile bugüne getirince ve bir anıt mezardan Hamlet’e bakınca Hamlet’in ‘çağdaşımız olması’ büyük bir soru işareti haline geliyor. Laertes elinde kılıçlarla sahneye girip çıkarken Hamlet’in ve korumanın ceplerinde tabanca taşımaları, Hamlet’in Polonius’u tabanca ile vurması oyun sonundaki kılıçlı vuruşmayı  post modern yapıyor. Ayrıca tutarsız.

Kralın korumasının Kral’ı korumadığı oyun sonunda anlaşılıyor ama Alkan  Ophelia’nın ölüm sahnesi için onu oyuna katmış sanırım.

Kralın görevlendirdiği Guildenstern ve Rozancrantz’a para dolu çanta verilmesi bugünün algısına bir gönderme.

Tanrı önünde çıplak kalmak bir metafor olarak kullanılır ama Kral’ın üstünü çıkarması ve yüzünü boyamasının oyuna bir şey kattığını düşünmüyorum.

Dekor

Belli ki dekor tasarımı ile de titiz bir çalışma yapılmış. Ben Panteon ve Les İnvalides(Napolyon’un anıt mezarı) izlenimi aldım. Çatı iskeleti anıt mezar formunu vurguluyor. Ortada bir mezar yeri var ki içinde eski Kral var Ophelia, Kraliçe ve Hamlet giriyor. Tarihin mezarlığı demek daha doğru. Metaforik anlamda kullanılmış.  Arkadaki kolonun o ayrık duran çatıyı taşıdığı izlenimi verilmiş. Kolon dibindeki çukur başlangıçta Hamlet’in kendi ile baş başa kaldığı bir inziva köşesi izlenimini verdiyse de oyun içinde yol geçen hanına döndü. Arkasındaki geçiş yeri dar olmalı ki oyuncular o açıklığı atlamak zorunda kaldı.  Yanlardaki ışıklı panolar sanki birer ayna……olsaydı keşke. Zaman zaman renk değiştiren ama anlamlı sonuçların çıkmadığı panolar olmuş. Hayaletin gelişi ile ortadaki mezar ve o panolar beyaz ışıkla aydınlanıyor. Diğer sahnelerde ise renklerin kendine göre anlamı vardır muhtemelen ama ‘anlatmadığını’ düşünüyorum.

Oyunculuk

Oyunculuklar için bir şeyler yazılması âdettendir. Bu oyunun künyesinde rol dağılımları verilmiş. İBBŞT bu  konuda bir karar verse  iyi olacak. Kimi oyunda rol dağılımı var kiminde yok. Alkan’ın ‘yönetmen tiyatrosu’ oyunculukların öne çıkmasını önlüyor onları  mekanik hale getiriyor. Oyuncular ‘görev yapıyor’. Oyunculuk skalasını hakkınca değerlendirmek zor. Bence genel seviye orta. Özgün Akaçça(Hamlet) Zeliha Bahar Çebi(Ophelia) ışığı olan oyuncular.

Işık hayaleti işaret etmesi dışında oyuna bir şey katmıyor. Kostümler i ikiye ayırmak lazım. Birinci grupta Hamlet Ophelia Kralice var. Kalanlar ikinci grupta. Birinci gruptakilerin kostümleri üzerine ince düşünülmüş ikinci gruptakilerin kostümleri depodan toplanmış gibi. Bana en garip gelen Polonius’un kostümü oldu.  Aykırı dursun diye yapılmış sanki.   

Bu Oyun Neden Yapılmış ve Ödenekli Tiyatroların Görevi Ne?

Seyrettiğim günden beri kendime soruyorum. Bu oyun neden yapılmış? Neden bu yorum? Bu kapsamda ödenekli tiyatroların sorumluluk ve görevlerini düşünüyorum ister istemez. Gençler Shakespeare’i nasıl tanıyacak?  Ödenekli tiyatrolarda yönetmenler kendi mesleki hayallerini gerçekleştirirken ne kadar özgür olmalı? Ya da ne yapmalı? Mesela oyun sonrasında ya da özel toplantılar vasıtasıyla özellikle gençlere klasik oyunları anlatsalar mı? Böyle bir Hamlet yapan Engin Alkan bence zorunda.  Ülkemizde daha alfebenin ilk harfinde iken son harfine zorlanan büyük bir kesim var. Tiyatroda da böyle.  Fikri, liderinin dediklerinden ve  takip ettiği köşe yazarı ve medya fenomeninden kaynaklı, okumayan düşünmeyen yarı cahillerle dolu toplum. Entelektüel(?) kesim için de geçerli bu dediklerim. ‘Aydın’ olmanın içi boş şimdi.  Onun için anlasa da anlamasa da oyun sonu ayaklara fırlayarak alkışlarıyla ‘cahilliğini gizleyen’ seyircilerle dolu her salon. O seyirci bu gösteriyi Shakespeare’in Hamlet’i sanacak. Eleştiriler ise övmeye ayarlı. Övmezsen ‘dövüyorlar’ ‘küsüyorlar’. Çıkışta seyirciye ‘Hamlet neden kırmızı don giydi?’ diye sor bakalım ne cevaplar alacaksın?  Ödenekli tiyatrolarda  dramaturglar ne yapar? Kendi kişisel hayallerini gerçekleştirmeye çalışan yönetmenler karşısında ne kadar güçlüler?



Bu Hamlet'in iki afişi var. Soldaki oyun kitapçığında  sağdaki İBB Şehir Tiyatroları'nın internet sayfasında. Afiş oyunu anlatır. Hangisi derseniz bence ikisi de değil. Ama zihinlerde karışıklık olduğu kesin.
Alkan’ın Hassasiyeti

Alkan başta ve sonda  bir cümleyi söyletir Horatio’ya: ‘Dünyada bütün  işi yemek ve uyumak olan insana insan denir mi?’  Alkan kişisel olarak şikayet ettiği insanlara bir mesaj vermek istemiş belli ki. Ben bu cümlenin arkasındaki düşüncenin Alkan’ın bir gazeteye verdiği röportajda söylediklerine bağlıyorum. Ancak bu oyun için çok zayıf kalıyor bu cümle.

Sonuç

Engin Alkan’da kendi içinde bütün olan başka oyunlar seyrettim. Bu oyun akla gelen şeylerin bir araya getirildiği ‘toplama’ bir oyun olmuş ama ‘bütün’ değil. Ayrıca çok uzun.   Engin Alkan Hamlet için ‘Kabın şeklini almak değil, kabı kırmak isteyen biri.’ demiş. ‘Goethe Hamlet’i içine sadece güzel çiçekler konulması gereken incecik porselenden yapılmış bir vazoya benzetmiştir. Bu vazoya bir meşe dikince vazo kırılıvermiştir.’(M.Urgan) Galiba bu cümle Alkan’ı etkilemiş. Bir yazının finali için iyi bir cümle verdi bana:  Alkan porselen vazoyu kırmış. Bu Hamlet gelecekte kırmızı donu ile hatırlanacak. Yazık.

Melih Anık

Kişisel şikayetim:

Mezarcılar  sahnesi ben çok severim. O sahnenin böyle oynanması ile ilgili şikayetim var. Bu kadar kötü yorumlanan mezarcı sahnesi daha önce hiç görmedim.

Hamlet’in tiratları çok meşhurdur. Şiirseldir.  Ben de çok severim. Maalesef Alkan’ın rejisinde tiratlar sıradanlaşmış. Hamlet’in estetik havası zarar görmüş. Hiç değilse olduğu gibi bırakılsaydı da  şiirsel bir tad ile ayrılsaydım salondan.

Engin Alkan ile Röportaj

https://tiyatrodergisi.com.tr/engin-alkan-hamlet-kabin-seklini-almak-degil-kabi-kirmak-isteyen-biri/

HAMLET Künye

Yazan: William SHAKESPEARE

Çeviren: Sabahattin EYÜBOĞLU

Yöneten: Engin ALKAN

Dramaturg: Sinem ÖZLEK,

Dekor  IşıkTasarımı: Cem YILMAZER,

Kostüm Tasarımı: Nihal KAPLANGI,

Efekt Tasarımı: Metin KÜÇÜKYILMAZ,

Hareket Düzeni: Senem OLUZ,

Dövüş Koreografisi: Murat TURHAN,

Yönetmen Yardımcıları: Hüseyin TUNCEL, Sevinç ERBULAK, Selin TÜRKMEN,

Asistanlar: Deran ÖZGEN, Kamer KARABEKTAŞ, Osman KABA, Yılmaz AYDIN

Hamlet : Özgün AKAÇÇA

Claudius : Doğan ALTINEL

Horatio : Onur ŞİRİN

Gertrude : Elçin ATAMGÜÇ

Ophelia : Zeliha Bahar ÇEBİ

Polonius : Zafer KIRŞAN

Laertes : Direnç DEDEOĞLU

Rosencrantz : Tevfik ŞAHİN

Guildenstern : Alp Tuğhan TAŞ

Osric : Destan BATMAZ

1.Mezarcı : Mehmet Emre ERTUNÇ

2.Mezarcı : Emrah Derviş SOYLU

Gonzago : Cihat Faruk SEVİNDİK

Batista : Doğan ŞİRİN

Lucianus/Papaz : Oğuzhan OĞUZ

Koruma : Hüseyin Emre ŞEN

Soylu : Deran ÖZGEN

 

Dekor Uygulama: Sırrı TOPRAKTEPE,

Kostüm Uygulama: Sibel USANMAZ,

Işık Uygulama: Fatih KARA, Gökhan DAVULCU, Ali ÖZKIR,

Efekt Uygulama: Nesin COŞKUNER,

Sahne Terzileri: Mehmet SOYLU, Nezahat TUNA

Sahne Kuaförleri: Ufuk CAN, Eray KABİLOĞLU

Aksesuar Sorumluları: Bilal Zafer KURUOĞLU, Tunahan ALTUN, İlyas ÖZCAN, Kadir KARATAŞ

Sahne Teknisyenleri: Dursun SARIAHMET, Seyit KIRDI, Mert Ali METİN, F. Mehmet ÖZKARDAŞ,

Yusuf ŞAHİN, Koray SATIR, Burak YILMAZ

Grafi̇k Tasarım: Alper YILMAZ, Fotoğraflar: Ahmet ÇELİKBAŞ, Broşür Uygulama: Koray GÜN

İ̇lk Oyun: 05 Ekim 2022, Süre: 165 Dk./ 2 Perde

Çeviri, edisyon karşılaştırmaları ve dramaturji çalışmalarına katkılarından dolayı; Nazif Uğur Tan, Anıl Can

Beydilli, Mehmet Ergen, Esra R. Akçay Duff ve eşi Damien Jade Duff’a, yönetmen yardımcılarımız;

Oya Kaptanoğlu ve Gökhan Doğrusoy’a katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz.

Kaynak

Hamlet (oyun) Sabahattin Eyüboğlu tercümesi

Hamlet(Oyun) Halide Edib Adıvar tercümesi

Hamlet(oyun) Orhan Burian tercümesi

Hamlet(oyun) Tarık Günersel tercümesi

Shakespeare ve Hamlet Mina Urgan

William Shakespeare Yzyılların Sahne Büyücüsü Ayşegül Yüksel

Çağdaşımız Hamlet Jan Kott

William Shakespeare Terry Eagleton

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder