22 Ocak 2025 Çarşamba

Us’ta Çırak Tiyatro’dan Geleneksel Tiyatronun Uyanışı: Carmen

Ülkemizde geleneksel tiyatromuzu yaşatmak ve çağdaş tiyatroda yararlanmak sık sık gündeme gelen konulardır. Aslında bu konuda pek çok örnek vardır. Benim aklıma hemen Nejat Uygur gelir.  Nejat Uygur’un tiyatrosu gelenekselden yararlanmanın güzel örnekleri ile doludur. Bir diğer isim Haldun Taner’dir. Haldun Taner gelenekseli çağdaş dilde işlemekte çok mahirdir. Geleneksel ögeler seyirciden karşılığını alır.  Seyirci gelenekselde kendini bulur çünkü. Zaman taklitçi tiyatroya prim vermekte. Bu nedenle geleneksel tiyatro gündemde değil şu sıralarda. İşte Us’ta Çırak Tiyatro ve Carmen tiyatromuzdaki bu damarı hatırlattı, canlandırdı. Oyunda orta oyunu, tuluat tiyatrosu, gölge oyunu ve özellikle kukla  tiyatrosu ve de maske kullanımının yerinde ve çok güzel harman edilişini göreceksiniz.

Selçuklularda ve Osmanlılarda kukla oyunlarının olduğu bilinmektedir. Kuklaların nereden, nasıl ve hangi yollarla Türklere geldiği konusunda çok değişik görüşler bulunmaktadır. Bunların içinde kuklanın Orta Asya’da Türkler arasında yaygın olarak oynatıldığı, göçler sırasında Anadolu’ya getirildiği ağırlık kazanmaktadır.

Osmanlı Döneminde çok çeşitli olan kuklalardan biri Çingenelerin oynattığı çok ilkel biçimdeki “iskemle kuklası” dır. El kuklası ve ipli kukla haricinde araba kuklası çok bilinen bir türdür. Araba kuklasında kuklayı oynatan kişi arabanın dibine gizlenip, büyük boy kuklaları sopa ile oynatırlardı. Ayrıca içine insan girerek oynatılan dev kuklalar da bulunmaktaydı.

Türkiyede (Osmanlılarda) yüzyıllar boyunca çeşitli kukla türleri oynatılmıştır. Daha çok 17.yy.’da yaygın olarak kullanılan kukla, 19.yy’ın sonunda batı tiyatrosu, yerli orta oyunu ve tuluat tiyatrosunun karışımından oluşmuş minyatür seyirlik bir oyun niteliğine kavuşmuştur (Hayrettin İvgin 2000)

Osmanlı’da kukla şenliklerde mesirelerde yaygın olarak oynatılmakta imiş. Kukla oyunu1582 şenliklerini anlatan surnamede geçmiş.  1720 şenliklerini konu alan belgelerde geçit törenlerinde kukladan bahsediliyor. Sarayda II.Abdülhamid’in huzunda da kukla oynatılmış. İskelet kuklasını  seyreden   bir  genç sultan bayılmış. O nedenle daha sonraları Saray’a kukla  sokulmamış.




Carmen 1881-83 yılları arasında birkaç kez  İstanbul’a gelen İngiliz kuklacı Thomas Holden’den yola çıkıyor. İstanbul gösterileri sırasında Holden’in kuklalarından biri kayboluyor. Olay gazetelere haber oluyor. (3 Nisan 1882 gazete haberi. Stamboul Gazetesi) Sunay Akın’a göre  kaybolan Külkedisi’nin kuklasıdır. Bir fotoğrafçı çalmış. Meğerse âşık olmuş kuklaya. Yazar Sinem Öztürk’in oyununda kukla Carmen. Bence doğru bir seçim. Zira Carmen  isyankar ve özgür ruhlu bir kadın. İçinde yaşadığı toplumda ayrık otu. Bizde kadın sorununu ve kadının gücünü hatırlatıyor. Bu nedenle kuklayı çalan Onnik Efendi’nin  ve Thomas Holden’in Carmen’e olan aşkları  daha çok anlam kazanıyor.  Carmen tarihi belgesel nitelikleri  ile de dikkat çeken bir oyun. Oyunun fonunda dönem olayları var.  1876’da II.Abdülhamid başa geçmiş ve  I.Meşrutiyet ilan edilmiş 1876 Anayasası(Kanun-i Esasi) yürürlüğe konmuş.  II.Abdülhamid 1877-78’deki Osmanlı Rus Savaşı bahanesiyle 1878’de I.Meşrutiyet’i sonlandırmış.  Meclis-i Mebusan’ı kapatmış.  Anayasa askıya alınmış.  Osmanlı istibdat dönemini yaşamaktadır. Ama gene de sokaklarda Fransız ihtilali’nden(1789)  gelen özgürlük, kardeşlik, eşitlik sloganları duyulmakta. Osmanlı’da Ermeni meselesinin alevlendiği zamanlar başlamış.  Herkese güvenmeyen II. Abdülhamid’in görev verdiği Ermeniler toplumda etkin.   

Oyunda dört oyuncu var. Ermeni ikiz kardeşler(Yartev, Vartev), Onnik Efendi ve Thomas Holden. Tekstte geçen bir oyuncu daha var: Onnik’in annesi Sokak Lambası. Oyuna bir keman ve çello ses katıyor. İsimler Ermeni ama ağız  Rum Osmanlıcası. Ermeni’yi oynayan oyuncu cebinden Karagöz tasviri  çıkarıyor. Repliklerden anladığımız kadarıyla Ermeni kardeşler Karagöz oynatıcısı  aynı zamanda. Aralarında geçen dialogda Yartev  Tiyatroyu yenileyemedik’ diyor Vartev ‘İşte perde işte tasvir. Oynatıyoruz. Neyini yenileceğiz’ diyerek çok anlamlı bir konuya dokunuyor. Onnik devreye girer ‘Derdiniz ne? Uhuvvet(dostluk) mi teatro mu?’  Bunları dönemin ruhunu yansıtması ve de bugüne ışık tutması açısından  anlamlı buldum. Geleneksel tiyatronun yenilenme tartışmalarının tarihi çok eski. Oyuncular maske takınca  Onnik’in iç sesi oluyor.  Oyuncuların boyunlarına takılı Karagöz oyununun en önemli enstrümanı tefleri kullanışları geleneksele yapılan bir yolculuk.  Thomas Holden’in çalgıcılar eşliğinde sahneye girişi sanki bir gölge oyunun üç boyutlu hâli. Oyun girişinde Yartev ile Vartev’in aralarındaki atışmalar, seyirciye sataşmaları Orta Oyunu/tuluat nefesi.  Oyunun oynandığı yer(Balat Yuvakimyon)oyuna özel bir atmosfer katıyor olsa da mekanın imkânları(imkânsızlıkları) oyuna kısıtlamalar getirmiş. Örneğin tekstteki Onnik’in annesi olan Sokak Lambası işlevsizleşmiş ki bence sokak lambasının Onnik’in annesi olması çok iyi bir yaratıcılık örneği ve tiyatro trük’ü.  Işık düzeni de kısıtlamadan payını almış.  Aç kapa olmuş. Tarihsel bir mekândan kaynaklanan kısıtlamalar anlayışla karşılanmalı. 

Oyunda Karagöz ustası Cengiz Samsun’un olması oyuna ayrı bir değer katıyor. Onun katkısını hissediyorsunuz.  Onnik Efendi’yi canlandıran Samsun  Carmen kuklasının  ustası.  Samsun, TC Kültür Bakanlığı Karagöz sanatçısı ve Unesco sanatçısı,  merkezi Paris’te buluna Uluslararası Gölge Oyuncuları Derneği UNIMA’nın da üyesi.

Bir fikrin bulunup, işlenmesindeki incelikli kurgu, akıl ve esprilerdeki zekâ içeren teksti  ve gelenekselden yararlanma özellikleri ile oyunun rejisini başarılı buldum. Dramaturg ve hoca Sinem Öztürk mesleğinin gereklerini doğru uygulamış. Dilerim Carmen yazarlara ve oyun arayan topluluklara örnek olur. Birbirlerinden ayıramayacağım dört başarılı oyuncunun aynı dili konuşan oyunculukları teksti ‘konuşturuyor’.  Geleneksel tiyatro ile tarihe yolculuk yapacaksınız. Zaman zaman detone sesler duyduğum enstrümanlardan gelen sesler sessiz sinemaya eşlik eden pianodan gelen sesleri hatırlattı bana ki oyuna katkısı kayda değer. Sesler içimde ılık bir nostalji rüzgârı estirdi.  Carmen'in yapımında emeği geçen herkesi kutlarım.  

Carmen’i tavsiye ediyorum. Türk Tiyatrosu’na katkısı bence ödüllük.

Melih Anık

 

Not düşeyim: Abdullah Öztürk’ün yazdığı Holden’in Kül kedileri Ankara DT oynamış.


Referans:

‘Türkiye’de Kuklacılık ve İpli Ahşap Kukla Yapımından Bir Örnek’

Mediha GÜLER G.Ü., Mesleki Eğitim Fakültesi Dekoratif Sanatlar Eğitimi ABD. Ankara-TÜRKİYE Melda ÖZDEMİR G.Ü., Mesleki Eğitim Fakültesi Dekoratif Sanatlar Eğitimi ABD. Ankara-TÜRKİYE

Oyunun Künyesi:

Yazan-Yöneten: Sinem Öztürk

Dramaturg: Nagihan Gürkan

Oyuncular: Cengiz Samsun, Hakan Eratik, Mehmet Şerif Tozlu, Mahir Akgündoğdu

Onnik Annesi Ses: Gülsen Tunçer

Hareket Tasarımı: Ceyda Özcan

Carmen Dans Tasarımı: Bahar Aksoy

Işık Tasarımı: Us’ta Çırak Tiyatro

Müzik-

Keman- Mevhibe Kardelen Pınar Çello- Hakan Gügercinoğlu

Carmen Kostüm Tasarımı: Evrim Kayan

Def Ritim Danışmanı: Gökay Süngü

Afiş ve Fotoğraf: Murat Sağlam

Fotoğraf: Ferhat Aslan

Asistanlar: İbrahim Keleş, Usame Varol

Carmen Kukla: Cengiz Samsun

Carmen İpli Kukla: Sinem Öztürk

Kostüm: Us’ta Çırak Tiyatro

Sahne Tasarımı: Us’ta Çırak Tiyatro

Teknik Sorumlu: Onur Yıldız

Asistanlar: İbrahim Keleş, Usame Varol

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder