Tiyatro Dünyası Oyuncuları Cooney serisine devam ediyor. Bir
Bu Eksikti, Ray Cooney'in 1966 tarihli 'One For The Pot' isimli oyununun Can Törtop tarafından yapılan uyarlaması. Bizde daha önce bir kaç kez oynanmış bir oyun.
"Müşfik Bey (Celal
Belgil), eski ortağının oğlu Şakir Sokullu’yu (Can
Törtop) aramaktadır. Amacı Şakir’e 500 Bin lira
vermek olan Müşfik Bey’in tek şartı Şakir’in başka akrabası olamamasıdır.
Gazete ilanını gören Şakir, Dostu Ahmet Temiziş (Berke Hürcan) ile köşke parasını almaya gelir. Bildiği kadarıyla
yaşayan başka akrabası yoktur. Ancak bir ikiz kardeşinin olduğunu fark etmesi
uzun sürmeyecektir. Şakir’in ikizi Ali, evin genç kızı Suna’ya (Ece
Gürsel) aşık olurken karısı Ayşe de (Ümmühan
Kıldiş) Şakir’in peşindedir."(Topluluğun anlatımı)
Tiyatro seyircisi komedi
'talep' ediyor(muş). Tiyatro Dünyası
Oyuncuları da 'talebe arz' ediyor. Cooney bir oyun fabrikası. Uyarlamaya çok
uygun oyunları var. Bizim tiyatromuz onsuz edemiyor. Bu Tiyatro Dünyası
Oyuncuları'nın dördüncü Cooney oyunu.
Tiyatro dünyamızda komedi
yapan pek çok topluluk var. İçlerinde iyileri de var çok kötüleri de. Komedinin
kötüsü çekilmez. Ben 'belden aşağı'ya yaslanan komedilere kötü derim. Yazılı
bir metni vardır ama sahnede daha çok küfürlerle gider oyun. Oysa doğaçlama
yapmak zekâ işidir. Zekâ olmadan yapılan doğaçlama çok acınacak bir şeydir. Bir
süredir sahnelerimizde, sakız olmuş konuları sahneden başınıza fırlatan, sosyal
medya geyiklerinden derlenmiş komedi oyunları var. Düzgün bir kadro ile sunulan
oyunların düzeyi garanti edilmiş
sayılır. Yazar, yönetmen de garanti sayılır. Ne mutlu böyle komedi oynayan topluluklarımız
da var. Ayağa düşürmeden beğeni düzeyini koruyan oyunlar bunlar. Bunların içinde Tiyatro
Dünyası Oyuncuları'nın(TDO) yeri nerededir?
Bir Bu Eksikti, Arap Saçı,
Olacak Şey Değil, Hangisi Karısı çizgisindeki oyunların en son örneği. TDO, komedi
tarzında bence yavaş yavaş belli bir yer edinmeye, kendi tarzını yaratmaya
başlıyor. Bir Bu Eksikti, bunu hissettiğim bir oyun oldu. 'Fabrikasyon' bir
oyunu uyarlarken kendi kimliğini de belirlemeye çalışıyor topluluk. Fars'ı
geleneksel tiyatro ile harmanlıyor. Karakterleri Orta Oyunu'ndan esinlenerek
sunuyor. Hayâllerde yerleşmiş olan tiplere kendi boyasını atıyor.
Her komedi oynayan topluluk
seyircisini güldürmek ister. Ama bu kör parmağım gözüne olmamalı. Sadeliği,
sempatiyi sağlamak zor mesele. Tiyatro
Dünyası Oyuncuları o sempatiyi yakalamış. Yaptığı politik dokunuşlar göz
çıkarmıyor. Her yeni oyunda genç kadro ekip oluyor, öğrenerek tecrübe kazanıyor. Can
Törtop'un oyunculukta gösterdiği gelişme beni şaşırtıyor. Onu her yeni oyunda
sempati ile seyrediyorum. Celal Belgil, topluluk içinde çok iyi bir tecrübe ve bir 'okul' temsilcisi. Ümmühan Kıldiş sahneden sıcaklık yayan bir oyuncu. Anladığım kadarıyla iyi bir öğretmen ve topluluğun 'can'ı. Berke Hürcan
ve Ece Gürsel'in gelişmeleri olumlu.
Her oyunda sahneye daha çok ısındıklarını görüyorsunuz. Devam etmelerini
dilerim. Zira onlar sahne için şans, TDO da onların şansı. Ferhat Balaban ekibin 'eski'lerinden
artık. Çıraklık dönemini atlattı. Ekibin iyi elemanlarından biri oldu. Sedat Dalar geleneksel tiyatro geçmişi olan bir
yönetmen-oyuncu. Topluluğa katılması kazanç. Tiyatro Dünyası Oyuncuları tiyatro
kursundan gelen Ayşen Erikli topluluk için bir kazanım.
Tiyatro Dünyası Oyuncuları'na
önerilerim şunlar: Seyrederken zaman zaman hissettiğimden yola çıkarak diyorum
ki "komik olmaya" çalışmayın. Durum komik olsun. 'Yeni espri'ler
yaratın. Oyun öncesi ve oyunda kullandığınız müzikler 'bizden'(yerli) olsun. Sanırım seçmeye daha çok zaman var ama yeni oyununuz Cooney'den olmasın lütfen. Geleneksel ile
yeşeren yeni bir oyun (repertuvarı) için düşünmeye başlayın derim. Zira ortaya
koyduğunuz biçim ve içerik tiyatromuzda yarı yolda kalan tarzın sesine ve biçimine
ait. Henüz yolun başında ama umut veriyor.
Tiyatromuzda daha önceleri de
denendi, pek çok örneği var ama bizim geleneksel tiyatromuz, "Commedia dell'arte"nin aşamasını
yapamadı. O ekolün 'usta'larının çoğu aramızda yok artık. O tiyatroyu onlar
sırtlarında taşıdılar. Onlar üstün yetenekleri, zekâları, insan ve vatan
sevgileri ile bizi birleştirmişti. Hepsini saygıyla anıyoruz. Onları tekrarlamak
yerine, aşmak gerek. Tekrarlar, taklit
olur. Bize özgün olan yeni çalışmalar gerekli. Umudum odur ki tekil çabalar
belki akademik hayatımızın da 'uyanmasına' neden olur. Zira başarmak için bilimsel
bir laboratuvar ile sahne pratiğinin ortak çalışmasına ihtiyaç var. İyi bir
literatür taraması yapmak gerek. Geleneksel ve komedi adına var olanları güncellemek, ortaya çıkarmak lâzım.
Geleneksel tiyatronun kalıpları ile çağdaş anlatım biçiminin bir araya
getirilmesinden seyirci de hoşnut kalacaktır. Bence Türk Tiyatrosu'nun dünyaya açılımı için
bu şart.
Bir Bu Eksikti bana bunları düşündürttü.
Ben bu çabayı değerli buldum. Ayrıca seyrederken eğlendim de.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder