Öğretmen, 11
yaşındaki öğrencisi Gidion'a okuldan
uzaklaştırma cezası vermiş, görüşmek istediğini belirten bir notu Gidion ile anneye
göndermiş. Anne görüşmeye gelmiş. Bu arada tatsız bir olay yaşanmış.
Oyunun iki oyuncusu
var. Anne'yi Elvin Beşikçioğlu, öğretmeni Selin Tekman oynuyor. Elvin
Beşikçioğlu çok iyi. Bence ödüllük. Öğretmen, rejideki anlayıştan dolayı geride(ve
ezik) kalmış. Selin Tekman'ın beğendiğim oyunculuğunun daha çok ortaya çıkması
rejiye bağlı.
YÖNETMEN
Oyunu Erdal
Beşikçioğlu yönetmiş. Oyunda öyle bir
değişiklik yapmış ki bu, oyunun önüne geçecek nitelikte.
OYUNA BAKIŞ
Oyun, iki
karakterin kişiliklerinde, düzendeki iki tarafı(ucu) karşı karşıya getiriyor.
Nasıl adlandıracağınız (tutucu, muhafazakâr, gerici) size bağlı ama düzeni
"korumak" isteyenler ile sarsmak isteyenler(olumlama değil) arasında
her toplumda karşılaşılan bir mücadele var. Ülkemizdeki durum daha dengesiz ve
savrulur durumda ancak gösterilen durum bizdekine çok benziyor. Uygulamalara bakınca birini doğru ve haklı ilan
etmek yerine yeni bir modelleme yapmanın gereğine inanan biri olarak yönetmenin
radikal yorumunu doğru bulmadım. Bu, nesnel anlatımı bozmuş. Yönetmen yaptığı
değişikliğe "yorum, okuma" diyebilir ama bir öneri hâline gelen
değişikliğin, sorunun çözümü olmadığını belirtmek zorundayım ve itiraz
ediyorum.
ELEŞTİRMENİN
GÖREVİ ve SORUMLULUĞU
Bizim eleştiri
dünyasına katkım, eleştirmenin oyunu önceden okuması gerektiği konusundaki tutumum
oldu. Başlangıçta yadırgansa da teksti okumak isteme ısrarım, şimdilerde mâkul
karşılanıyor. Bu nedenle teksti okumayan bir kişinin farkedemeyeceği değişiklikleri
yakalama şansım oluyor. Yönetmenin yaptığı değişikliği "spoil" olmasın
diye yazmayacağım. Oyunun gidişatına derinlemesine bakabilen birisi mutlaka bir
tuhaflık olduğunu fark edecek, "Bu karakter bunu yapar mı?" diye
itiraz edecektir. Ama sıradan bir seyirci hem yazarı(Johnna Adams) yanlış tanıyacak hem de yanlış yöne
savrulacaktır. Eleştirmenin görevi ve sorumluluğu bu noktada başlar. Eleştirmen durumu ortaya koymalı, seyirciyi
uyarmalı, farklı açılardan bakmasını sağlamalı, soru sormasına yardımcı olmalı.
Ben onu yapmaya çalışıyorum.
YÖNETMEN NE
YAPMIŞ?
Oyunları hallaç pamuğu gibi atmak bizde aşırı
noktalara varıyor. Metne sahip çıkan bir dramaturg ile çalışılmıyor. Yönetmen, sınırları ölçüsünde özgürce metni
zorluyor. Teksti okumayan seyirci farkında değil, sorgulamadan ayağa kalkıp
alkışlıyor. Seyirci, bu oyunda yazar öyle yazmış sanacak ki ben oyunun yazarı
olsam kabul etmem. Oysa oyun, farklı
okuma şansı veren çok ince noktaları olan bir tekste sahip. Keşke yönetmen bu
özelliğe dikkatini daha çok vermiş olsaydı. Annenin öğretmene hikâyeyi okuması için
"lütfen" demesi, pek çok silahtan daha anlamlı meselâ. Uyutulacak
kedi ile Gidion arasında kurulmuş olan parallellik çarpıcı bir ayrıntı. Oyun
ayrıntılara özen istiyor.
Döner sahne
kullanımı anlatıma artı değer katmıyor. (Oyun ortada oynansa kabul edilebilir.)
Annenin, öğretmenin "hâkimiyet alanı" içine fütursuzca girmesine izin
verilmiş. Bu başkasının özgürlük alanına(oyunda sınıf) tecavüz etmek demek.
Metinden bu çıkmıyor, bir öneri olarak da hemfikir değilim. "Gidion'un
Düğümü"nü çözecek "Gordion'un Düğümü" sahnede gözükmüyor. Yönetmen, anneyi sakinleştirici haplarla uyur
gezer gibi oynatırken -yoruma katılıyorum, Elvin Beşikçioğlu da çok iyi oynuyor
- ona, statüsüne uymayan
"şiddet"li bir görev yüklemiş. Bu doğru bir "metin okuması"
değil, öneri de olmamalı. Finalin puslu havasında son, gereksiz spekülasyona
açık. Bir taraftan ince çalışma örnekleri verilmişken pek çok gerekli ayrıntı harcanmış.
Anne, öğretmeni, karşısındaki bir sandalyeye oturtuyor ve (oğlunun yerini
alarak?) suçluyor. Bu, iyi. Takip eden repliklerde o ince mizanseni düşünen(?)
yönetmenin anneyi sandalyeden kaldırmasını bekliyorsunuz ama yönetmen muhtemelen
bunu "fazla mizansen" bulmuş
olacak ki yapmamış. Annenin kendisi ile hesaplaşmaya başladığı noktada o
sandalyeden kopması gerekli. Annenin,
öğretmeni hikâyeyi okumaya ikna etmişken sınıfı terk etmesi hiç anlamlı değil. Öğretmen okumaya başlayınca kapıdan
geri dönmesi ucuz bir mizansen. Gidion'un hiç görmediği dedesini anlattığı ödev
ile bu hikâye arasında derin bir ilgi var. Gidion önceden çığlık atmış ama
toplum duymamış. Bu nedenle öğretmenin
hikâyeyi okuma şekli çok önemli. Öğretmenin
hikâyeyi okuması, başlıbaşına bir oyun ve oyunun en çarpıcı sahnesi. Tam
anlamıyla bir duygu seli içinde savrulan, denge aramayan bir yorum bekledim,
olmadı. Zira o sahne, korumacı anlayışın sıkışıklığını ve de toplumun ihmaline
vuran çarpıcı bir tokat, bir özeleştiri.
Tatbikat Sahnesi
oyun seçimindeki başarısını rejide gösteremiyor ama oyun, bu hâliyle bile
seyredilmeyi hak ediyor. İyi oyuncuları seyretmek keyifli. Oyuna yapılan
müdahaleyi bir prensip tartışması diye paranteze alıp metnin içerdiği eğitime
ilişkin vurgular hatırına oyun seyredilmeli. Hâlâ kanatlarınızın altında
çocuklarınız varsa mutlaka seyredin. Çocuklarınız masumiyetlerini kaybediyor
farkında mısınız?
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder